Tesbih namazı ile ilgili çeşitli meseleler
Selamun aleykum Hocam.. Sorum şu: Tesbih namazında okunan tesbihi kimileri, “Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber”e kadar okuyor; kimileri de, “velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym” kısmını da ekleyerek tamamlıyor. Doğru olan hagisidir? Yoksa ikisi de olabilir mi? Tesbih namazında zamm-ı sure olarak okunması tavsiye edilen ayet veya sure var mı? Bu namaz ne zaman, hangi vakitlerde kılınabilir, hükmü nedir? Nafile bir namaz olduğuna göre, cemaatle kılınması caiz midir? Teşekkür ederim.
Bilindiği gibi tesbih namazı, tesbih edilerek kılınan bir namazdır; menduptur, yani sevabı çok olan nafile namazlardan biridir.
Dört rek’atli bu namazda üçyüz defa, "Sühhânallâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vellâhu ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym" dendiği için bu ismi almıştır.
Tesbih namazı tevbenin, istiğfarın en büyüğüdür... Sadece kavlen/dille-sözle değil, bütün vücutla fiilen yapılanıdır. Yani fiilî istiğfardır. Mükâfatı çok büyüktür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), amcası Hz. Abbas’a (r.a.), “Bu namazı kıldığın vakit günahının öncesi ve sonrası, yenisi ve eskisi, hataen ve kasten (bilerek-bilmeyerek) yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve aşikâr olanı mağfiret edilmiş olur...” [Mehmed Zihnî Efendi, Nimet-i İslâm, İstanbul, 1398, Osm. Baskı, s. 632] buyurmuşlardır.
Bu namazın kılınışını da şöyle tarif etmiştir Efendimiz (s.a.v.):
“Dört rek’at namaz kılarsın, her rek’atında Fatiha suresini ve başka bir sure okursun. Birinci rek’atta kıraatı bitirdikten sonra, ayakta iken on beş defa: ‘Sübhânellâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber’ dedikten sonra rükua varırsın ve aynı tesbihi on defa rükûda söylersin. Sonra başını kaldırıp, ayakta on defa söylersin. Sonra secdeye gider on defa orada söylersin. Birinci secdeden sonra iki secde arasındaki oturuşta on defa söylersin. İkinci secdeye vardığında yine on defa ve başını secdeden kaldırınca da on defa söylersin. Böylece bir rek’atta yetmiş beş defayı tamamlamış olursun. Ey amcacığım! Eğer güç yetirebilirsen, her gün bu namazı bir defa kılarsın. Buna güç yetiremediğin takdirde, her cuma (her hafta) bir defa kılmaya çalışırsın. Bunu da yapamazsan, her sene bir defa kılmaya çalış. Bunu da yapamazsan hiç olmazsa ömründe bir defa olsun kıl.” [Tirmizî, Vitir, 19; İbn Mace, ikâme, 190; Ebû Dâvud, Tatavvu, 14; et-Tergib ve't-Terhib, I, 467, 469]
Görüldüğü üzere buradaki rivayetlerde tesbihin tamamı değil yarısı, yani ‘Sübhânellâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber’ kısmının okunacağı ifade edilmiş…
Tirmizî'nin el-Câmi'inde, İmam-ı Azam Ebû Hanife'nin (rh.) talebelerinden Abadullah ibn Mübarek'ten (r.aleyh) rivayette de, “Sübhânellâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym” denilerek tesbihin tamamının okunacağı belirtilmiştir.
Demek ki her iki usûlde de kılınabilir. Ama mümkünse tesbihin tamamını okuyarak kılmaya çalışmalıyız. Nitekim Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye-i Müceddidîn silsilesinin 33. Ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) hazretleri bu usûlle kılmışlar ve böyle de kılınmasını tavsiye buyurmuşlardır. Bizler de ‘mürîdin fıkhı mürşidinin amelidir’ düsturunca tesbihin tamamını okuyarak eda etmeye gayret ediyoruz.
***
Bütün namazlarda olduğu gibi, tesbih namazında da, Kur'an'dan bir şey okunacağı zaman, Kur'ân-ı Kerim’in herhangi bir yerinden okumak mümkündür. "Şu sure okunmaz veya mutlaka şu sureyi/ayeti okumak gerekir" diye bir şart yoktur. Ancak İbn Abbas'a (r.a.), "Bu namaz için belirlenmiş bir sure biliyor musun?" diye sorulunca, "Evet, et-Tekâsür, el-Asr, el-Kâfirûn, ve el-İhlâs" diye cevap vermiştir. [el-Fetâva’l-Hindiyye, Mısır 1323, I, 119]
***
Tesbih namazının muayyen-belli bir vakti yoktur. Kerahet vakitlerinin dışında her zaman kılınabilir. Bununla birlikte Cuma ve Pazar akşamları ve sair mübarek gün ve gecelerde kılınması daha faziletlidir. Bu namazı dört rek’at olarak kılmak caiz olduğu gibi, iki rek’atın sonunda selam vererek ayrı-ayrı ikişer rek’at halinde kılmak da caizdir.
***
Tesbih Namazı, kılınması teşvik edilmiş bir namazdır. Bunu alışkanlık haline getirmek müstehaptır. Tembelllik etmemek lâzımdır.
Kılmasını bilmeyenlerin de ‘istifade etmesi’, ‘öğrenmeleri’ maksadiyle cemaatle de kılınabilir. Cemaatle kılınırsa imam olacak kişi, evvela bu namazı kılmayı nezreder ve namazı kıldırırken kıraatı ve tesbihleri her yerde cehrî (sesli) okur. Cemaat ise sükut eder, dinler. [İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtar, Mısır, 1966, II, 27; Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 632; Hasan Arıkan, Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşriyat, İstanbul, yyy., s. 95-96]
Bir kısım zâhir âlimlerin, ilahiyat camiasının, Diyânet’in ısrarla varlığını kabul etmedikleri, ‘yok böyle şey’ deyip durdukları “Mübârek Gün ve Gecelerde Kılınması Tavsiye Edilen Namazlar” ki, onlar da tesbih namazı sınıfına giren nafilelerdir… Bu namazları, camide cemaate imamın kıldırıvermesinin daha uygun olacağınına dair fetvası vardır Ebussuud Efendi merhumun... Ki, birçok ilim erbabı arasında II. İmam-ı Azam olarak bilinen zattır.
Ayrıca Hz. Fatih (k.s.) de, Vakfiyesinin 250’nci sayfasında, camiye imam olacak şahsın cemaate, ‘mübarek gecelere dair olan namazları da kıldırıvermesi’ şartını koyar. Bu şartı koyarken de, o günün her bireri İslâmi ilimler alanında sika teşkil eden devâsa âlimlerinden fetva alır. Kendisi de ilim-irfan sahibi olduğu halde, kafasına göre değil, ilim heyetinin fetvasına göre hareket eder. Merak edenler, kuşkusu olanlar, gerek Ebussud Efendi Fetvalarına ve gerekse Hz. Fatih’in Vakfiyesi’ne bakabilirler.
***
Tesbih namazında yanılma olursa, sehiv secdesinde bu ilave tesbihlerin okunması gerekmez.
Tesbihleri sayma meselesine gelince... Eğer namaz kılan/kıldıran kişi, aklında tesbihlerin sayılarını tutabiliyorsa, bastırarak da olsa parmakları ile saymaz. Tutamıyorsa parmaklarından faydalanabilir. Tabii başka şekilde değil, bastırmak suretiyle…
Tesbih Namazı İle İlgili Çeşitli Meseleler, Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azıym, fiilî istiğfar, hataen ve kasten, Tesbih namazının belli bir vakti yoktur, cemaatle kılınabilir,