Hazret kelimesi
hazret kelimesini peygamberlerden haricinde kullanmının cevazı nedir*
“Hazret” kelimesi Arapça bir isimdir, ‘huzur’dan gelir, cem’isi/çoğulu ‘hazerât’tır.
Kelimenin pek çok manaları vardır, bunlardan bazıları şöyledir:
1. Asıl manası, ‘kurb’ ‘piş-gâh’ ‘kuddâm’dır; yani yakınlık, huzur, ön taraf-ileri taraf demektir.
2. Saygı duymak/saymak... En başta Allah Teala olmak üzere peygamberlere ve sair büyüklere verilen ünvan. Hazret-i Allah, Hazret-i Rasûlullah, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer… gibi. Şahısların dışında da kullanılır: Mesela Hazret-i Kur’an denilir…
3. Evvelki devirlerde, büyük sayılan kimselerin adlarının sonuna ‘hazretleri’ şeklinde ek olarak getirilirdi: Ahmed Beyefendi Hazretleri gibi.
4. Kalenderce (alçak gönüllü tarzda) bir sesleniş şeklidir aynı zamanda: ‘Hazret! Sözünü yerine getirmedin!’ gibi. [Bkz. Şemseddin Sami, Kamus-i Türkî; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, ilgili madde]
Bütün bu anlattıklarımızı toparlayacak olursak;
“Hazret” ya da terkipteki şekliyle “Hazret-i” kelimesi, huzur demektir, ilahi dergâh anlamındadır.
Tasavvuf lisanında ise Hazret; makam, mertebe, Hakk’ın huzuru manasındadır. [Secâdî, Seyyid Câfer, Ferheng-i Lûgat u Istılâhât u Tâbirâtı İrfânî, Tahran, 1354]
Sonuç
Hazret kavramını/sıfatını peygamberlerin (aleyhimüsselâm) dışındaki zevat için de kullanmak niye caiz olmasın? Ayrıca bugüne kadar gerek hitabette gerekse kitabette söz konusu alanda çokça kullanılagelen bu kelime ve terkipte niçin tereddüt ettiniz ki? Bunca güzel örnekler, uygulamalar göz önünde bulunurken… Hem de mebzûl bir şekilde…
huzur, makam, mertebe, Hazret, Hazerât, ‘kurb’, ‘piş-gâh’, ‘kuddâm’, yakınlık, ön taraf-ileri taraf, Hakk’ın huzuru,