Kaside-i Bürde
muhammedün beşerun mısralarını kasidenin içinde bulamıyorum sayfasını söylermisiniz lütfen acele
Matbu Kasîde-i Bürde’ler içerisinde bu beyti bulamamanız normal, çünkü yok. Şu an önümde dört ayrı baskısı var; metin ve şerh olmak üzere… Ama hiç birisinde bu beyit mevcut değil. Bildiğiniz üzere arada okuduğumuz salavât beyti de yok metinlerde... Onun da okunmasını Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) söylüyor İmam Bûsırî hazretlerine… Bize bu beyitleri ve salavâtı Kasîde-i Bürde’yi okuturken yazdırmışlardı… Dolayısiyle matbu metinlerde bulunmamakla birlikte, bunların da bu kasîdeye dahil olduğunu düşünüyorum şahsen. Araştırmalarımda da henüz sağlıklı bir neticeye ulaşabilmiş değilim. Okutan zâtâ ulaşıp sorabilme imkanımız da yok, zira hayatta değiller (rahmetullahi aleyh). Eğer tesbit edebilirsek paylaşırız.
Mefhum olarak buna en yakın 34 no.’lu şu beyit var malumunuz Kasîde-i Bürde’de:
“Muhammedün seyyidü’l-kevneyni ve’s-sekaleyni
Ve’l-ferîkayni min urbin ve min acemi”
Meali: “Muhammed (s.a.v.); iki cihanın, ins ü cinnin, Arap ve acemin seyyididir.”
Maamafih, sadedinde olduğumuz beyitlerde de herhangi bir sıkıntı yok mânâ olarak. Nitekim Abdullah bin Cübeyr (r.a.) şöyle anlatıyor:
“Bir gün Efendimiz (s.a.v.) bir grup sahabi ile yolda yürürken, onlardan birisi örtü ile Allah Rasûlü’nü güneşten korumak istedi. Rasûlullah (s.a.v.), bir kimsenin kendisine gölgelik yapmakta olduğunu fark edince, ona hemen bırakmasını söyledi ve örtüyü alıp yere koydu. Ardından da;
“Ben de sizin gibi bir insanım!” buyurdu. [el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 21]
Şair de şiirinde bunu ifade ediyor. Ama bir farkla; fazilet ve kemâlâtını/üstünlük ve mükemmeliyetini de dile getirerek… Yani diyor ki:
"Muhammedün beşerün ve leyse ke’l-beşeri,
bel hüve yâkûtetün ve'n-nâsü ke’l-haceri."
Meali: “Hz. Muhammed (s.a.v.) de bir beşerdir, lâkin diğer insanlar gibi değildir. Bilakis O, taşların arasında yakut ne ise, insanlar arasında (üstünlük ve kemâlat bakımından) öyledir.”
Bu şiirin diğer bir varyantı/farklı bir nakli ise şöyledir:
Muhammedun beşerun lâ ke’l-beşer
Bel hüve ke’l-yâkûti beyne’l-hacer
Görüldüğü gibi ifade biraz değişik olmakla birlikte mânâ hemen-hemen aynıdır.
salavatlar, Kasîde-i Bürde, Muhammedün beşerün ve leyse ke’l-beşeri, bel hüve yâkûtetün ve'n-nâsü ke’l-haceri, bu beyit mevcut değil, iki cihanın, ins ü cinnin, Arap ve acemin seyyididir,