Borçtan kurtulma çareleri
hocam çok borcum var neler tavsiye edersiniz acaba çok acele dönerseniz sevinirim
Sevgili kardeşim;
Bu hususta sana manevî bakımdan birkaç maddelik çareler reçetesi sunmaya çalışacağım. Bunlardan kolayına geleni sabah-akşam asgari üçer ya da yedişer kere okumaya gayret edersin. Mdddî açıdan yapılması gerekenleri de yaparak, çalışıp gayret göstermeyi de ihmâl etmeyerek tabii... Rabbim (c.c.) cümlemizin yâr ve yardımcısı olsun.
1) Ebû Said el-Hudrî (r.a.) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v.) bir gün mescide girdi. Orada ashabtan Ebu Ümâme’yi (r.a.) gördü. Ona,
- Ey Ebu Ümâme! Namaz vakti olmadığı halde neden burada oturuyorsun? diye sordu.
- Sıkıntı ve borç içerisindeyim yâ Rasûlullah !”dedi.
Bunun üzerine Peygamberimiz ona aşağıdaki duayı sabah- akşam tekrarlamasını tavsiye buyurdular:
“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hemmi, ve’l-huzni ve eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve eûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhli ve eûzü bike min galebeti’d-deyni ve kahri’r-ricâli.”
Manası: “Allah’ım! Dünya ve ahirette gam ve kederden sana sığınırım. Âcizlikten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borç altında ezilmekten ve insanların beni aşağılamasından sana sığınırım”.
Ebû Ümâme (r.a.) kısa bir zaman sonra borçlarından kurtulmuştur.
Dikkat edersek Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) 'borç’tan önce beş hasletten Allah’a sığınmayı tavsiye etmiştir. Bu beş haslet; borçlanmanın ve fakirliğin sebepleridir:
- Üzüntü,
- Âcizlik,
- Tembellik,
- Korkaklık ve,
- Cimrilik...
Bütün bunlardan Allah’a sığınmayı tavsiye etmiştir.
“Sığınmak”, borçlanmaya yol açan bu sebepleri/huyları terk etmek, bunlardan kurtulmak demektir. Bir insan onları terk ederse, neticede borçtan kurtulmak çok daha kolay hale gelir. Yani Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) çalışmadan, oturduğu yerde borçtan kurtuluş olmayı beklemeyi değil, öncelikle borçluluğun sebeplerini ortadan kaldırmayı nasihat etmiştir biz ümmetine...
***
2) Borçlunun okuyabileceği bir başka dua
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) ashab-ı kiramdan Muaz b. Cebel’i (r.a.) bir cuma günü göremez ve cuma namazından sonra yanına teşrif eder ve nerede olduğunu sorar. Hz. Muaz:
"Yâ Rasûlallah, bir Yahudinin üzerimde kırk dirhem gümüş alacağı olduğundan, taraf-ı saadetinize teveccüh etmişken huzurunuza varabilmekten beni men etmiştir." cevabında bulunur.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.):
"Yâ Muaz, sana bir dua öğreteyim ki ona devam edersen, Sabır dağı kadar borcun olmuş olsa Cenab-ı Hak onu ödetir" buyururlar ve bu duayı öğretirler. Diğer bir rivayette bu duanın esrarına dair Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
"Yâ Muaz! Kulak ver, iyi dinle. Sana öyle bir dua öğreteceğim ki, üzerinde Uhud dağı kadar borcun olsa Cenab-ı Ecell-i A'lâ sana borcunu ödettirir."
Dua şudur:
“Allâhümme mâlike’l-mülki tu’ti’l-mülke men teşâü ve tenziu’l-mülke mimmen teşâü ve tüızzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi-yedike’l-hayr, inneke alâ külli şey’in kadîr. Rahmâne’d-dünya ve’l-ahireti, tu’tıyhimâ men teşâü ve temneu minhümâ men teşâü, irhamnî rahmeten tuğnînî bihâ an rahmetin min sivâk.”
Manası: ”Ey mülkün mâliki/sahibi Allah’ım! Mülkü istediğine verirsin, mülkü istediğinden çeker alırsın. İstediğini aziz (kıymetli-değerli-muhterem-üstün) eder, istediğini zelil (hor-hakir-değersiz-düşkün) edersin. Hayır senin elinde (kudretinde)dir. Senin her şeye gücün yeter. Ey dünyanın ve ahiretin rahmânı (rahmet-merhamet edeni), bu ikisini dilediğine verir, bu ikisini dilediğine vermezsin. Bana öyle bir merhamet et ki, başkasının merhametine ihtiyaç kalmasın.” [Taberânî, Mu'cemü's-Sağîr, 1, 202]
***
3) Borçtan kurtulmak için başka bir reçete… Şöyle ki:
Borç yükünden beli bükülmüş birisi, bir gün Hz Ali’ye (r.a) gelerek kendisine yardımcı olmasını istemişti. Hz Ali (r.a) kendisine şöyle demiştir:
Rasûlullah’ın (s.a.v.) bana öğrettiği bir duayı sana öğreteyim de, onu okursan, üzerinde sebir dağı kadar borç olsa Allah Teala o borcu ödemen için yardım eder,” demiş ve aşağıdaki dua’ya devam etmesini tavsiye etmiştir:
“Allahümmekfinî bi-halâlike an haramike ve ağninî bi-fadlike ammen sivâk.” [Tirmizi, Sünen, Deavat, 121]
Manası: “Allah’ım! Helâlinden bana yetecek kadar vererek beni haramından koru. Lûtfunla beni Senden başkasına muhtaç etme.”
***
Ebu'd-Derdâ'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim sabah ve akşam yedi kez şu sözleri söylerse, dünya ve ahiret işlerinden kendisine üzüntü veren şeyleri Allah Teala giderir:
"Hasbiyellâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbü’l-Arşi'l-azîm".
Manası: "Allah bana kâfidir; O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, Arş-ı azîmin (çok büyük Arş'ın) Rabbi’dir."
***
Salât-ı Tefriciye (Nâriye)
İmam Kurtubî (rh.) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse, çok mühim bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın-musibetin üstünden çekilip gitmesi (kalkması) için 'Salât-ı Tefriciye'yi 4444 defa okuyup, bu mübarek salât ü selâm ile Rasûlullah Efendimizi (s.a.v.) vesile edinse, (Onun yüzü suyu hürmetine ihtiyaçlarını istese) hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Allah Teala, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir sebep yaratır ve ona muradını verir.”
“Allâhümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ Seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihi’l-ukadü ve tenfericu bihi’l-kürebü ve tukdâ bihi’l-havâicu ve tünâlü bihi’r-reğâibü ve hüsnü’l-havâtimi ve hüsnü’l-havâtimi ve yüsteska’l-ğamâmu bi-vechihi’l kerîmi ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma’lûmin lek.”
Manası: “Allah’ım! Bizim Efendimiz Muhammed’e (sav) kusursuz bir salât ve rahmet, mükemmel bir selâm ve selâmet vermeni diliyoruz. O Peygamber ki, onun hürmetine düğümler çözülür, sıkıntılar ve belalar onun hürmetine açılıp dağılır, her türlü hacet ve ihtiyaçlar onun hürmetine yerine getirilir. Maksatlara O’nun hürmetine ulaşılır, güzel sonuçlar O’nun hürmetine elde edilir. O’nun şerefli yüzü hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir. Allah’ım, onun ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda (her an, her saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar sayısınca salât eyle.”
4444, keder, sıkıntı, tembellik, reçete, çare, cimrilik, Borçtan kurtulma, borçlanmanın ve fakirliğin sebepleri, gam, âcizlik, korkaklık, ezilmek, aşağılama, beli bükülmüş, sebir dağı, Arş-ı azîm, Salât-ı Tefriciye,