Hac ve umre
ilk umre´ye mi! gidilir, yoksa hac´ca mi! gidilir....
Farzlarla nafileler birbiriyle mukayese bile edilemez. Aralarındaki fark o denli büyüktür. Farzlar asıl, nâfileler ise onların tamamlayıcı unsurlarıdır. İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretelerinin ifadesiyle, “farzların yanında nâfileler bir ‘hiç’ hükmündedir”. Binaenaleyh eğer kişinin üzerine hac farz ise, münasip ve muvafık olan öncelikle haccını ifa etmesidir.
Hadis-i kudsi’de buyrulmuştur ki, “Bana yaklaşanlar, hiçbir zaman kendilerine farz kıldığım ibâdetin benzeriyle bana yaklaşmamışlardır.” [Sadreddin Konevî, 40 Hadis-i Şerif Şerhi, Hadis no: 28; ]
Ayrıca bildiğiniz üzere umre ile hac farklı şartları olan ibadetlerdir. Hac şartlarına sahip olmayan bir kimsenin, umreye yetecek kadar parası var ve de arzu eder ise, tabii ki umreye gidebilir. ‘Hacca gitmeden umreye gidilmez’ diye fıkhî bir kaide yoktur. Ama her ikisine de imkânı bulunan kimse için efdâl olan, takvaya-ihtiyata muvafık olan öncelikle farz haccını eda ve ifa etmektir.
Şunu da unutmamak lazım:
Mesela bir kimse hac mevsimi girdiğinde hacca gidebilecek şartları taşır ve kendisine hac farz olduğu halde hacca gitmeyip daha sonra umreye gitse ve bundan ötürü hacca gitme imkânını kaybetse, üzerinde hac borcu baki kalır. [İbnü’l-Hümâm (v. 861/1457), Fethu’l-Kadir, 2, 415] Mutlaka hac farizasını yerine getirmesi gerekir.
eda, ihtiyat, imkân, Hac, takva, farzlar, şartları, nafileler, umre, ifa, taşır, mukayese, yaklaşanlar, Sadreddin Konevî, hac mevsimi, Fethu’l-Kadir,