Sorular | Soru sor

Tasavvuf

Hocam günlük rabıta ve dersleri yaparken başımızı takke ile örtmek gerekirmi?

Namaz bir ibadet olduğu gibi, rabıta ve zikir de ibadet ve tâat cümlesindendir. Biri şeriatın zahirine, öbürü de bâtınına isitinat eder. Dolayısiyle namaza dair gösterdiğimiz dikkati-ihtimamı onlarda da göstermemiz muvafık ve münasip olur. Âdap bunu gerektirir.

Namazda başı açık bulundurma ile alakalı olarak, Ömer Nasuhi Bilmen merhum, meşhur ve muhallet eseri Büyük İslam İlmihali”nin Namazın Mekruhları bahsinde şu açıklamalara yer vermiştir:

“Namazda tenbellikten ve gevşeklikten dolayı başı açık bulundurmak mekruhtur. Tenbellikten maksad, baş örtmeyi bir ağırlık saymaktır. Gevşeklikten maksad da, namazda baş örtmeyi önemsememektir. Halbuki bu bir sünnettir. Böyle olmayıp da özürden dolayı olursa, başın açık bulunmasında bir kerahet yoktur. Sadece sıcaktan veya hafiflemekten dolayı başı açık bırakmak ise, mekruh görülmüştür, bu bir özür sayılmaz.

Bir de ‘namazda tevazu ve huşû maksadı ile başı açık bırakmakta bir kerahet yoktur’, denilmiştir. Bununla beraber deniliyor ki, tevazu ve huşû, bir kalb işidir. O halde ‘kalb ile tevazu ve huşûda bulunup başı örtmek daha iyidir’. Yine denebilir ki, tevazu ve huşû maksadı ile başı açık bırakmak, kalbdeki tevazu ve teslimiyetin bir dış görüntüsüdür. Bunun için iyidir. Şu kadar var ki, namaza başlarken sadece tevazu ve huşû maksadı ile başları açık bırakacak kimseler pek az bulunur.

Şunu da ilâve edelim; biz namazlarımızı Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kıldığı gibi kılmakla emrolunmuşuz. Çünkü o bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuştur: "Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız siz de öyle namaz kılın."

Efendimiz (s.a.v.) ise, namazlarını mübarek başları örtülü olarak kılmışlardır. Bu bir âdet işi değildir. Doğrusu, namazda Sevgili Peygamberimizin uyguladığı sünnete uymak ve başkalarına benzemekten sakınmak meselesidir.

İhramda başların açık bulundurulması başka bir hikmete bağlıdır. O, mahşer hayatının bir örneğidir. Namaz buna kıyas edilmez. İbadetlerde kıyas geçerli olmaz. Artık gerçek bir özür bulunmadıkça, namazda başı güzel bir şekilde secdeye engel olmayan bir giysi ile örtmenin daha faziletli olduğu kesindir. Öyle ki, secde esnasında baştan düşen bir giysiyi amel-i kalîl (tek el) ile başa yerleştirmek faziletli görülmüştür. Fakat iki elle yani amel-i kesîr (çok hareket) ile yapılmaz. Diğer ibadetleri de buna göre düşünmek uygun olur.

Bu mevzuda kerahet ve fazilet erkeklere göredir.

Kadınlara göre ise, namazda ve sair ibadet ve taatlerde başlarının örtülü olması her halde şarttır. Başlarının açık bulunması, namazlarını bozar, diğer ibadet ve zikirlerinin de faziletine engel olur. Bu husus, temel fıkıh kitablarımızın bir çoğunda, özellikle "Bahr-i Raik" ile "Reddü'l-Muhtar"da teferruatlı bir şekilde kaydedilmiştir.”

Ayrıca bkz. http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-736.html

namaz, zikir, tasavvuf, zahir, takke, dersler, rabıta, bâtın, şeriat,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com