Câmi
Kur'an-ı Kerim'de cami kavramı geçiyor mu geçiyorsa hangi ayetler acaba
Kur'an-ı Kerim’de ibadethane adı olarak “câmi” tabiri geçmez. Onun yerine "secde yapılan yer" manasındaki “mescid” ismi kullanılmıştır. [Bkz. Muhammed Fuad Abdülbaki, el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzı’l-Kur’an, “se-ce-de” ve “ce-me-a” maddeleri]
Bilindiği üzere "câmi" tabiri, "(insanları) bir araya getiren mescid/ibâdethane" manasınadır. Sonradan "el-Mescidü'l-câmi" terkibinden kısaltılıp büyük mescidlere isim olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Yukarda da belirttiğimiz gibi Kur'an'da ibadethanelere “câmi” değil mescid denilmektedir. Keza hadislerde ve ilk tarihî kaynaklarda da "câmi" yerine "mescid (cem’îsi: mesâcid)" kelimesi geçmektedir. "Mescid", "secde edilen yer" manasında ism-i mekân sîgasıdır yani bir mekân ismidir.
Namazın başka rükünleri de olmasına rağmen, ibadet edilen yerin ismi, secdenin ehemmiyetine binaen ona izafe edilmiştir. İnsanın daha ilk yaratılışında şahit olduğu secde [Bakara suresi, 34], hürmet ve tazimin en güzel ifadesidir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) onu, kulun Allah'a en yakın olduğu an olarak vasıflandırmıştır. [Nesâî, Sünen, Tatbik, 78] İçinde Allah'a ibadet edilen her yere “mescid” denilmiştir. Kur'an-ı Kerim, bu geniş anlamıyla “mescid”i, geçmiş dinlerin mabedleri ile beraber de zikreder. [Hac sures, 41]
Batı dillerinde kullanılmakta olan "mosquee" ve benzeri tabirler, "mescid"in değişik telaffuzundan doğmuştur.
Ecdadımız Osmanlılar’da sultanlar tarafından yaptırılan câmilere "salâtin câmileri", vezirler ve diğer devlet ricâli tarafından yaptırılanlara, yaptıranın adına izafeten ".... câmii", küçük olanlara da "mescid" demişlerdir.
Hasılı, “mescid” kelimesi Türkçemizde aynen kullanılmış olmakla birlikte, genellikle büyük ibadethaneler için “câmi”, küçük ibadethaneler için de “mescid” denilmiştir.
Kur'an-ı Kerim, secde, cami, mescid, “se-ce-de”, “ce-me-a”, hadisler, ilk tarihî kaynaklar, el-Mu’cemü’l-Müfehres li-Elfâzı’l-Kur’an, ibadet edilen yer, "salâtin câmileri", "mosquee",