Vesvese namazı bozar mı?
selamun aleykum.Sorum:Namaz kilrkn aklmza farkli seyler gelyo dunyalk bunlr namazi bozar mi diyecktm. yani besmele cekyrm oyle olunca...
Ve aleyküm selam.
Fıkha ve ilmihale dair kitaplara baktığımızda “müfsidât-ı salât” yani namazı bozan şeyler arasında vesvesenin olmadığını görürüz. Bu hususta kuşkunuz olmasın. Ayrıca böyle durumlarda Besmele çekmenize de gerek yok. Yapmanız icap eden şey; bunun Şeytan’dan ve nefisten olduğunu bilip, derhal kurtulmaya çalışmaktır. Kısacası vesvese Şeytan’dan ve nefs-i emmâreden gelir, veveseyi onlar verir. Bunu da, mü’mini ibadetten uzaklaştırmak için yaparlar.
Vesvese kimlere gelir?
Vesvese, Allah'a yönelen mü'minlere gelir. Eğer kâfir ve münafıklar, ‘bizde vesvese yoktur’ diyorlarsa, doğrudur. Çünkü onlarda iman, İslâm, Allah ve ahiret inancı yok; salih amel endişesi yok; tevbe-istiğfar, zikir-tefekkür gayreti mevcut değil ki, Şeytan ve nefis onları kendi tarafına çekmek için hususi bir gayret sarf etsin... Zaten onlar, Şeytan’ın dostu ve nefs-i emmârenin avaneliri-askerleridir.
O halde bunların vesvesesine itibar edilmemelidir. Mü'min her çeşit vesvesenin karşısına sağlam bir iradeyle dikilmeli ve Şeytan’ın-nefsin hilelerine tepeden bakmalı; onları da, diğer bütün dünya düşünceleri gibi arkaya atmalıdır. İnsanoğlu bu güce sahiptir, zira onlardan güçlüdür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Muhakkak ki, Şeytan’ın hilesi zayıftır.” [Nisa suresi, 76] “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını (verdiği vesveseleri) biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız." [Kaf suresi, 16] buyrulmaktadır.
Namazda yanılma, şüphe ve vesveselere ilgili neler yapılacağı ilmihale dair kitaplarda belirtilmiştir. Ona göre davranmanız gerekli ve yeterlidir.
Abdullah bin Amr'in (r.a.) rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Herhangi biriniz namazda iken Şeytan ona gelerek, 'Falan şeyi ve şu şeyi hatırla. Ta ki, kul gafletle namazdan çıkıp gitsin….” [İbn Mâce, Sünen, İkame 32]
Bizim yapmamız icap eden husus; bunlara kulak ve değer vermemek, gönülümüz temiz tutup Allah’ın huzurunda olduğumuzun şuur ve idraki ile namazımıza devam edip tamamlamaktır.
Namazda aklımıza ne gelirse gelsin, Rabbimizin huzurunda olduğumuzu unutmamalıyız. O anda aklımıza kötü şeyler gelebilir. Ama, aklımızdan ne geçerse geçsin, Şeytan ve nefsin söylediklerine değil, Yaradanımızın emrine göre ibadetimizi ikmal etmeliyiz. Kalbimize gelen kötü şeyler sebebiyle namaz bozulmaz, fakat imkân nisbetinde bunları bertaraf etmeliyiz. Kalbimizin namaz esnasında ideal bir huzuru yakalaması asıl hedefimiz olmalıdır
***
Dilerseniz namazı bozup bozmayan şeyleri de maddeler halinde görelim.
Bilindiği gibi bir namazın şart ve rükünlerinden biri bulunmamakla o namaz fasid olacağı gibi, bu şart ve rükünler üzere başlanıldıktan sonra bazı şeylerin bulunmasından dolayı da fasid olabilir.
Şart ve rükünleri ile başlanmış bir namazı bozacak şeylerin başlıcalarını şunlardır:
1) Namazda iki harfden ibaret dahi olsa, namaz kılanın işiteceği derecede söz söylemek namazı bozar. Bu hususta kasıd, yanılma, uyuma ve hata halleri eşittir.
2) Bir hastalık sebebiyle veya bir malın ve bir arkadaşın kaybolması gibi musibetten dolayı harfler belirecek şekilde sesli ağlamak veya "ah, uh, eh" diye inlemek, "öf demek, yahut bir toza üflemek veya bir şeyden bezginlik göstermek için "uf, tuh" demek namazı bozar.
Allah korkusundan, Cennet veya Cehennemi hatırlamaktan dolayı ağlamak, ah ve iniltide bulunmak namazı bozmaz. Kendini tutamayacak derecede şiddetli hastalıktan dolayı bir ah ve inilti de namazı bozmaz.
3) Cemaattan biri, imamın okuduğu Kur'an’dan duygulanarak ağlasa veya "evet" dese, bakılır:
- Eğer bu bir huzu (alçakgönüllülük) ve huşu’ (Allah korkusu ve sevgisi) eseri ise, namazı bozulmaz. Fakat sadece ses güzelliğinden lezzet duyma eseri ise namazı bozulur.
4) Bir özür veya makbul bir sebep bulunmaksızın "eh, eh..." diye boğazı gürültü çıkararak temizlemek namazı bozar. Fakat zorlamayarak kendiliğinden gelen bir öksürme, bir özür sayıldığından namazı bozmaz. Sesi düzeltip güzelleştirmek için veya namazda bulunduğunu bildirmek için veya kendi imamının bir kıraat hatasını düzeltmek için bunun yapılmasında namaz bozulmaz. Çünkü bu boğaz temizliği doğru bir maksada dayanmaktadır. Sahih olan görüş budur.
5) Aksıran kimseye namazda "Yerhamükallah" denilmesi ve başkasının "Rahimekallah" demesi üzerine namazda "amin" denilmesi namazı bozar. Fakat aksıranın kendi nefsine karşı "Yerhamükallah" demesi namazı bozmaz. Yine, aksıran kimseye hamd etmesini hatırlatmak için namazda "Elhamdülillâh" denilmesi, sahih olan görüşe göre namazı bozmaz. Çünkü bu sözün cevap yerinde olması benimsenmiş değildir. Bu yalnız bir hatırlatmadan ibarettir.
6) Namazda "Allah" ismini işitilmekle "Celle Celâlühu" denilse veya Peygamber Efendimizin şerefli ismi işitilmekle "sallallahu aleyhi ve sellem" denilse, bakılır: Eğer bununla bir cevap kastedilmiş ise namaz bozulur. Fakat yalnız bir övgü ve yüceltme kasdedilmişse, bozulmaz. Çünkü bu, namaza aykırı olmayan bir zikir olmuş olur.
7) Namazda Şeytanî bir vesveseden dolayı "Lâ havle ve la kuvvete illâ billah" denilse, bakılır:
- Eğer bu vesvese ahiretle ilgili bir şey ise, namaz bozulmaz. Fakat dünya ile ilgili bir şey ise, namaz bozulur. Çünkü vesvese bir acıdır. Bu durumda dünyaya ait bir acıdan dolayı bu "Lâ havle" sözü söylenmiş olur.
8) Namaz kılmakta olan kimse, kendisini çağırana veya içeriye girmek için izin isteyene, namazda olduğunu anlatmak için "Elhamdülillâh" veya "Sübhanellâh" dese veya okuyuşunu aşikâr yapsa, bununla namaz bozulmaz.
9) Kur'an-ı Kerim'in içinde veya hadis-i şeriflerde bulunan bir duayı namaz içinde okumak, namazı bozmaz. Namazda: "Allâhümme ekremnî, Allâhümme en'im aleyye, Allâhümme aslih emrî, Allâhümme’r-zuknî'l-afiyete, Allâhümmağfir lî ve livalideyye ve li’l-mü’minine ve’l-mü’minat" denilmesi gibi... Fakat, "Allâhümmağfir li-ammî, Allâhümmeğfir li-halî" gibi bir dua, namazı bozar. Çünkü, böyle bir dua Kur'an’da ve hadislerde yoktur.
10) Namazda, insanların sözlerine benzer bir şekilde dua edilmesi ve insanlardan istenilmesi imkânsız olmayan bir şeyin Allah Teala'dan istenilmesi, namazı bozar. Allâhümme at'imnî lahmen (Allah'ım bana et yedir)." , "Allâhümmakzî deynî (Allah'ım borcumu Öde)" ve "Allâhümme’r-zuknî zevceten (Allah'ım beni zevceyle/hanımla rızıklandır/evlendir)" diye dua edilmesi gibi...
11) Namazda bir kimseye dil ile selam vermek veya başkasının selamını dil ile almak veya tokalaşarak selamlaşmak namazı bozar. Sadece Aleyküm denilmesi veya yanılarak selam alınması da böyledir.
12) Namazda el ile veya baş ile selam alınsa, sorulan veya istenilen bir şey için baş, göz ve kaş ile işarette bulunulsa, namaz bozulmaz. Fakat bir namaz kılana: "ileri git, yanında namaz kılacak kimseye yer ver" denilip, o da bu emre uyarak hareket etse, namazı bozulur. Çünkü namaz içinde Allah'dan başkasının emrine uymuş olur. Fakat kendiliğinden biraz çekilerek namaz kılacak kimseye safda yer vermesi namazı bozmaz.
13) Namaz içinde çok sayılan iş ve hareket, namazı bozar. Az sayılan iş bozmaz. Şöyle ki: Namaza ve namazı düzeltmeye ait olmayan ve çok hareket sayılan bir hareket namazı bozar. Çok iş ve hareket o işdir ki, onu işleyen kimseyi dışardan bir kimse gördüğü zaman, namazda olmadığından şübhe etmez. Bunun karşıtı az iştir ki, sahibini gören, onun namazda olup olmadığından şübheye düşer. Misâl: Namaz kılmakta olan bir kimse, yerden bir taş alarak kuş veya benzeri bir şeye atacak olsa, namazı bozulur. Çünkü bu hareketi amel-i kesir (çok hareket)dir. Fakat yanında bulunan bir taşı bir eliyle atacak olsa, namazı bozulmaz. Çünkü bu bir amel-i kalil (az iş)dir. Ancak namaz içinde başka bir şey ile uğraştığından dolayı günah işlemiş olur.
14) Bir kimse namazda, kendi imamından başka bir kimsenin okuduğu Kur'an’daki yanlışlığı düzeltse veya takıldığı yeri açsa/hatırlatsa namazı bozulur. Çünkü bu hareket bir öğretme ve öğrenme sayılır. Öğretme ve öğrenme ise, çok harekettir. Fakat kıraat maksadı ile okuyup da bunun sonunda o kimse için düzelme hasıl olsa, namazı bozulmaz. Yine, kendi imamı için düzeltme yapsa, namazı bozulmaz. İmamın yeteri kadar Kur'an okumuş olması fark etmez. Çünkü bu aynı namazı düzeltmeye aittir. Fakat namaz kılan bir kimse, kendisi ile beraber aynı namazda olmayan kimsenin okuyuşunu düzeltirse, namazı bozulur, çünkü bu bir öğretme sayılır.
15) Bir kimse namazda iken vücudunu bir kere veya arka arkaya iki kere veya değişik rekatlarda birer, ikişer kere kaşısa, namazı bozulmaz. Fakat bir rekatta birbiri ardınca üç defa kaşısa, bozulur. Ancak bir organını, elini tekrar kaldırmadan birkaç defa kaşıması, bir defa kaşıma sayılır.
16) Namazda bir özür olmaksızın birbiri ardınca hiç durmadan en az üç adım atmak namazı bozar. Yine, bir şahsın çarpması üzerine, namaz kılanın elinde olmayarak yerden üç adım kadar yürümesi de namazı bozar. Namaz kılınan yerden tutup çıkarılmak da böyledir, namaz bozulur.
17) Namazda tekrarlama yapılmaksızın bir el ile baştan sarığı veya elsiseyi kaldırıp yere koymak veya bunları yerden kaldırıp başa koymak, namazı bozmaz. Fakat bunları yerden kaldırıp başa koymak amel-i kesire (çok iş ve harekete, iki elle yapmaya) muhtaç olursa, namazı bozar.
18) Namaz kılmakta olanın, bir kimseye bir el veya bir kamçı ile vurması, namazı bozar. Çünkü bu, çok iş ve harekettir. Fakat hayvan üzerinde namaz kılanın bu hayvana arka arkaya üç defa vurması, namazını bozarsa da, bir veya iki defa vurması bozmaz. Sahih olan görüş budur. Yine, hayvanın yürümesi için, bir ayağı iki defa hareket ettirmek namazı bozmaz. Fakat iki ayağı hareket ettirmek bozar, iki ayak, iki el yerinde sayılır.
19) Namazda iken hayvana binmek, namazı bozar, fakat namazda iken hayvandan inmek bozmaz.
20) Namaz içinde bir ayakkabıyı iki el ile giyinmek, namazı bozar. Fakat ayağındaki ayakkabılarını ayaktan kolayca çıkarıvermek, namazı bozmaz.
21) Bir kimse yanılarak veya kasden bir buğday tanesi yese, bir damla su içse, gözüne sürme çekse, bedeninin herhangi bir yerine yağ sürse, sakalını ve başının saçlarını tarasa veya örse namazı bozulur. Çünkü bunlar birer çok iştir. Fakat bir elinde bulunan yağı veya benzerini diğer eline almaksızın başına veya başka bir organına sürse, bununla namazı bozulmaz. Çünkü bu az bir iştir.
22) Namazda çocuğu alıp emzirmek namazı bozar. Namaz kılmakta olan bir kadının memesini çocuk kendi başına tutup emecek olsa bakılır: Eğer süt çıkmaksızın bir iki defa emmiş olursa, namaz bozulmaz. Fakat süt çıkarsa veya süt çıkmaksızın iki defadan çok emerse, namaz bozulur.
23) Namaz içinde bulunan bir erkeği, zevcesinin/hanımının öpmesi veya okşaması ile namazı bozulmaz. Ancak erkeğin şehveti uyanırsa, bozulur. Fakat bir kadının namazı, kocasının kendisini şehvetle okşaması ile veya ister şehvet olsun, ister olmasın öpmesiyle bozulur. Çünkü cinsel yaklaşma hususunda kocanın hareketi asıldır.
24) Bir kimse namazda iken, gözüne karşı gelen bir kitaba yalnız baksa yahut ne yazılmış olduğunu anlamak için bir göz atsa, sahih olan görüşe göre, namazı bozulmaz. Fakat karşısında bulunan bir Kur'an-ı Kerim'den yahut yazıları bulunan bir mihrabdan Kur'an-ı Kerim ayetlerini okuyacak olsa, bakılır: Eğer okuduğu ayetler, onun ezberinde idi ise, namazı bozulmaz. Fakat ezberinde yoktu ise, en az bir ayet okuyunca namaz bozulur; çünkü bu, bir öğrenme demektir. Bu mesele İmam-ı Azam'a (rh.) göredir, iki imama (rahımehumallah) göre, ziyade okumakla da bozulmaz. Ancak böyle bir okuma mekruhtur. Bunda, kitab ehline (Yahudi veya Hıristiyanlara) bir benzeyiş vardır.
25) Bir maksada bağlı olmayarak kalbe gelen kuruntular ve işler namazı bozmaz. Onun için, bir kimse namaz içinde dili ile söylemeksizin düşüncesi ile bir şiir veya bir hutbe düzenleyecek olsa, günah işlemiş olur. Çünkü böyle yapan kimsenin kalbi, namazda başka şeyle uğraşmış olur. Bununla beraber namazı bozulmaz.
26) Namaz kılmakta olan bir kimse, kaç rek’at namaz kıldığına dair olan bir soruya cevap olarak elinin parmaklarını gösterecek olsa, namazı bozulmaz. Yine üç kelimeden az olmak üzere yazı yazsa, namazı bozulmaz. Ancak görenler, onun namazda olmadığını sanırlarsa, namazı bozulur.
27) Cemaatle namaz kılan kimse, bir özür sebebiyle, diğer bir görüşe göre de özürsüz de olsa, ön tarafa, sağ veya sol tarafa yahut Kıble’den yüzünü çevirmeksizin arka tarafa bir rükün mikdarı, dura-dura birer saf kadar gitse, mescidden çıkmadıkça veya kırda ise, saflardan ayrılmadıkça namazı bozulmaz. Çünkü mescidde ve sahrada safların bulunduğu kısım, tek bir yer sayılır. Bunun için kırda namaz kılanın ön tarafında saf bulunmazsa, secde yerinin önüne geçmesi ile namazı bozulur. Yine tek başına namaz kılanın da, secde yerini geçmesi ile namazı bozulur. Kadınlar için evleri, bir görüşe göre mescid, diğer bir görüşe göre kır hükmündedir.
28) Ağız dolusundan az olan bir kusuntu, elde olmayarak yutulursa, bununla namaz bozulmaz.
29) Namazda olan bir kimse, göğsünü özürsüz olarak Kıble’den döndürse, namazı bozulur. Fakat bir organdan kan çıkmak gibi bir sebeple, yanlışlıkla abdestsizlik meydana geldiğini zannetse de Kıble’ye arka çevirecek olsa, mescidden çıkmadıkça namazı bozulmaz. Lakin bu adam imam olur da yerine başkasını geçirirse, namaz bozulmuş olur.
30) Namazda bulunan kimseden burun kanaması veya kusuntu gibi, istekle olmayan abdesti bozacak bir şey meydana gelse, o kimse serbest olur: Dilerse abdest alıp yeniden namaz kılar. Buna namaza yeniden başlama (istinaf-ı salât) denir. Faziletli olan da budur. Dilerse, namaza aykırı hiç bir şeyle uğraşmaksızın en yakın yerdeki su ile abdest alır ve tek başına idiyse, bu abdest aldığı yerde veya evvelce namaza başlamış bulunduğu yerde namazının geri kalan kısmını tamamlar. Bir imama uymuş idiyse, evvelki yerine dönüp orada namazını tamamlar. İmama uymanın sıhhatine engel olacak bir yerde durup oradan tekrar imama uyamaz. Ancak cemaatla kılınan namaz bitmiş olursa, o zaman yalnız başına namaz kılan gibi hareket eder. Bu namaz kılışa da, başlanan namaza devam manasında (bina-i salât) denir. Böyle bir kimse abdest almak için yakın suyu bırakıp uzağa gitse veya gidip gelirken Kur'an okusa veya bu arada avret yeri açılsa, artık namazı bina edemez (başladığı namazdan geri kalan kısmı kılamaz). Yeniden namaz kılması gerekir.
31) Namazı bozulan bir imamın, kendi yerine başkasını geçirmesi ittifakla caizdir. Şöyle ki: Bir imama, namaz kılarken burnu kanamak gibi (semavî) bir abdestsizlik gelse, cemaat içinden imam olmaya elverişli bir kimseyi işaretle veya elbisesinden tutarak mihraba geçirir. İmamla beraber yalnız bir kişi bulunmuş olsa, bu kimse imamete ehil ise, imamlığa geçmesi kararlaşmış olur. İmam böyle yerine bir adam geçirmeksizin mescidden çıksa veya sahrada ise safları geçmiş olsa, cemaatın namazı bozulur, imam tek başına namaz kılan hükmünde kalır. Dilerse abdest alıp namazı bina eder (bıraktığı yerden tamamlar), dilerse yeniden namazını kılar. Bu istihlâf (yerine başkasını geçirme) mevzuunda cemaatın bilgisi yoksa, istihlâf cihetine gidilmeyip namazın yeniden kılınması daha faziletlidir. Çünkü bu durumda namazın bozulmasını gerektiren bazı haller olabilir.
32) Dişlerin arasında kalmış olan bir kırıntı namaz içinde yutulsa, bakılır: Eğer en az nohut mikdarı ise namazı bozar. Bundan küçük ise namazı bozmaz.
33) Ağızda bulunan bir şeker parçasının, namazda çiğnenmediği halde tadı boğaza gitse, namazı bozar. Fakat namazdan önce yenmiş bir yemeğin ağızda kalmış olan tadı, namaz içinde tükürükle boğaza gitse, bununla namaz bozulmaz.
34) Namazda sakız veya Hindistan cevizi gibi bir şey, arka arkaya üç kez çiğnenecek olsa, namaz bozulur. Yutulmasa da böyledir. Fakat çiğnenmediği halde bunun küçük bir parçası boğaza gidecek olsa, bundan namaz bozulmaz.
35) Namaz içinde bayılma ve çıldırma halleri namazı bozar.
36) Dört rek’atlı bir namazı bilmemezlikle/yanlışlıkla iki rek’at sanarak birinci oturuştan sonra selâm veren kimsenin namazı bozulur. Yatsının farzını teravih, öğlenin farzını cuma veya sabah namazı zannederek birinci oturuşta selâm verilmesi de böyledir. Fakat yanılarak böyle bir selâm vermekle namaz bozulmaz. [Bkz. Bilmen, Ö.N., Büyük İslâm İlmihali, Bilmen Yay., İst., 1966, s. 231-36]
namaz, şeytan, şüphe, Vesvese, Mü'min, nefs-i emmare, fısıldadıkları, gaflet, yanılma, müfsidât-ı salât, namazı bozup bozmayan şeyler, Şeytan’ın hilesi zayıftır,