Sorular | Soru sor

Yazık mı değil mi?

bilgilenmek için sitenize giriş yapanlar,yazıların sonunda bir kin kusma ile karşılaşıyorlar.mesela ben; imsak vaktine bakayımdedim şehrimin,verdiğiniz bilginin altında ise başka takvimlere bakmayın,çapulcu zihniyet,horoz kesenler bilmem ne diye cehalet kokan bir kusmuk var.şimdi ben size soruyorum,1; sadece siz mi müslümansınız,onlar değil mi
2-bu yaptığınızın hesabı Allah katında sorulmayacak mı
3-neden siyaset yapıyor,birilerinin dili ile çirkinleşiyorunusuz
4-iftira atmaktan ve kibirden neden sakınmıyorsunuz
5-milleti dinden imandan soğutmanın size sevabımı var
6-bilgiye vermen yetmiyor neden o küçücük beyninle yorum yapıyorun bilgini altına
7-senin verdiğin bilgiye kim inanacak bu çirkin sıfatınla,kalbinle
8-Allah ıslah etmez inşallah


Atalarımız ne demiş; “Kem söz sahibine aittir”! Kinini-kusmuğunu aynen iade ediyoruyoum.

Gelelim “soru” namına maddeleştirdiğin “sövgü-tahkir-tekfir-tenfir-itham-iftira-bühtan-beddua”… 32 kısım tekmili birden kustuğun karalamalarına… Ve, “alâ tarîkı’l-müşâkele”, maddeler halinde teker teker cevap verelim.

1) Kendi hâl-i pür-melâlini dile getirmişsin, bizim kimseyi “tekfir” filan ettiğimiz yok; dolayısiyle dangalaklığın da anlamı yok! Kaldı ki İslâm, kimsenin inhisarında değildir, bilesin ve buna sen de dahilsin!..

2) Bildiğimiz-gördüğümüz, ibadetlerinin sıhhatine zarar veren bir yanlışlığı Müslümanlara anlatmadığımızda, yapmadığımız bu vazifenin hesabının sorulacağı şuur ve idrakinde olduğumuz için çırpınıyor, elimizden-dilimizden-kalemimizden geldiğince yaymağa çalışıyoruz. Ama şunu da unutmayın ki; sizler de bunu duyduğunuz, okuduğunuz halde kulak asmayıp oruçlarınızı yemeğe devam ederseniz, hesabını mutlaka verirsiniz! Hem de çok çetin… Zira bu müsveddenizin de hesabı görülecek orada…

3) Bizim siyasetle-miyasetle işimiz olmaz. Biz birilerinin değil, Bir olan Allah’ın kelâmıyla, Rasûlünün sözleriyle, Ehl-i Sünnet çizgisindeki ulemanın diliyle konuşuruz. Peki söyler misin; sen kimin diliyle konuşuyorsun?

4) Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Mü’min mü’minin aynasıdır” [Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49] buyurmuşlar… Galiba aynada kendinizi görüyorsunuz… Bizler, o sözünü ettiğiniz “iftira atmak ve kibir” gibi büyük günahlardan, hatta küçüklerinden dahi son derece sakınır, Allah’a (c.c.) sığınırız. Rabbim halis mü’minleri iftiranın kuru’sundan da yaş’ından da, kibrin her türünden de himaye ve vikaye buyursun.

5) Yaptığımız iş, milleti dinden imandan soğutmak değil, bilakis dinlerine dahledenlerin entrikalarını haber verip ibadetlerinin ifsadına mâni olmaktır. Bunun da Allah (c.c.) nezdinde sevap olacağı muhakkaktır. Ancak bizim niyetimiz de, matlabımız da, maksadımız da Allah Teala’nın rızasıdır, sevap adına dahi bir beklentimiz yoktur. Zira hakiki mü’minler, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, yaptıklarını sırf Allah için yaparlar; mukabilinde ne bir karşılık/mükafat/bedel ne de bir teşekkür beklerler… [Bk. İnsan suresi, 8-9]

6) Bilgiyi vermemiz yetmediği gibi, yaptığımız açıklamalar (senin deyiminle yorum) da kâfi gelmemiş olacak ki, bak neler zırvalıyor neler saçmalıyorsun! Ama haklısın; bu ülkede bazılarının “zırvalama-saçmalama özgürlüğü” sınırsız!

7) Gene aynada kendini görmüş olacaksın ki, “çirkin sıfatınla,kalbinle”… diye başlayan hakaretamiz sözlerinle, “senin verdiğin bilgiye kim inanacak” diyorsun… Tabii ki haklısın! Sen ve senin familyandakilerden elbetteki inanan olmayacak! Bunu adımız gibi biliyoruz. Onun için zaten bizim sözümüz de, bize inananlara… Yoksa sizin gibi inanmayanlara bir diyeceğimiz yok, olamaz da…

8) Son olarak, “Allah ıslah etmez inşallah” deyip bozuk bir terkiple bedduada bulunmuşsunuz ama, merak etmeyin, biz sizin için düzgün bir ifadeyle dua edelim: “Allah ıslah etsin sizi”!

İmsak vakti, takvim, şehr, sövgü-tahkir-tekfir-tenfir-itham-iftira-bühtan-beddua, 32 kısım tekmili birden,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com