Kabirde usûl ve kabr-i şerifteki 7 sütûn
selam aleyküm hocam islamda kabir usulu nasıl olmalıdır hz üstazımızın kabri şerifinin 7 mermer sütun üzerine dikili olmasının hikmeti nedir teşekkür ederim
Ve aleyküm selam.
1) Kabir hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Kabir, bir adam boyu veya göğüs hizasına kadar kazılır. Ölüyü daha iyi koruyacağı düşüncesiyle, eğer mümkünse kabir daha derin açılabilir. Toprak sert ise kabrin kıble tarafına bir lahd (oyuk) açılır. Eğer lahd açılmakla toprak göçecek kadar yumuşak olursa, o zaman kabrin ortasında ölünün sığacağı kadar bir yer açılır ve oraya defnedilir.
Kabrin, yerden bir-iki karış yükseltilmesi, şeklinin deve hörgücü gibi olması, kerpiçle yapılması, kabrin baş tarafına bir taş konulması ve ölünün isminin yazılmasında bir mahzur görülmemiştir. Ancak kabrin üstüne mescit gibi bina inşa edilerek buranın mâbed edinilmesi hadisle yasaklanmıştır.
Hz. Âîşe (r.anha), Rasûlullah’ın (s.a.v.) son hastalığında şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Allah (c.c.), Yahûdi ve Hıristiyanlara lânet etsin. Onlar, peygamberlerinin (aleyhimüsselâm) kabrini mâbed haline getirdiler.” Hz. Âîşe validimez devamla diyor ki:
“Eğer bundan korkulmasaydı, Rasûlullah’ın (s.a.v.) kabri dışarıdan belli olacak şekilde yapılacaktı”. [Buhâri, Sahih, Cenâiz, 916] Rasûl-i Ekrem Efendimizin ve Hz. Âîşe'nin ifadelerinden; kabrin dış şekli üzerinde titizlikle durulmasının ve bazı yasaklar konmasının sebebinin Ehl-i Kitab’a muhalefet etmek ve bid’atlere düşülmesini önlemek olduğu anlaşılmaktadır. Tabii daha sonraki dönemlerde, ulemanın fetvalarıyla bir takım hikmet-maslahat ve sebeplerle, başta Rasûlullah Efendimiz olmak üzere mezarları tesbit edilebilen diğer peygamberler, Allah dostları ve bazı büyüklerin kabirleri hakkında bugünkü bilinen düzenlemelere gidilmiştir. Müstesnalar kaideyi bozmaz. Maamafih, uygulamaların hiç birisinde de oraları mescit edinme gibi bir durum yoktur. Farklı davranışların sorumluları ise kuşkusuz, bizatihi o halleri-fiilleri sergileyenlerin kendileri olacaktır.
Diğer yandan İslâm dini, israfı yasaklamıştır. İsraf, malın lüzumsuz yere ve ölçüsüz harcanması, sarfedilmesi demektir. Fakir-yoksul, aç-açık, bî-ilaç, eşsiz, işsiz, tahsilsiz, muhtaç Müslümanlara yardım etmek yerine, büyük masraflarla heybetli, süslü ve masraflı kabirlerin inşa edilmesi israf sınırları içine girebilir.
Cenaze için namaz kılındıktan sonra cemaatle birlikte yaya veya ihtiyaç olunca araç vasıtasıyla kabristana gidilir. Derince ve uygun boyda açılan kabre cenazeyi gömmek farz-ı kifayedir. Cenazeyi taşıyanlar gibi kabre indirenlerin de; “Bismillah ve alâ milleti Rasîlillah” demeleri müstehaptır.
Ölü, kabirde yüzü kıbleye gelmek şartıyla sağ yanı üzerine yatırılır. Sonra kefenin düğümleri çözülür. Kabrin taşı ya da tahtası dizildikten sonra kürekle veya elle üzerine toprak atılır. Kabrin üstünü biraz yükseltmek menduptur. Toprak pekişsin diye kabrin üzerine su serpilebilir.
2) Sorunuzun ikinci kısmına gelince… Biliyorsunuz adından ve kabrinden bahsettiğiniz zat Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri, Tarîkta-ı Aliyye-i Nakşibendiyye’nin Müceddidîn kolu silsilesinin son hakasını teşkil etmektedirler. Nakşilikte ise yedi rakkamı önemlidir. Malumunuz, Allah dostlarının kendilerine hâs esrarlı rakamları vardır. Şâh-ı Nakşibend (k.s.) hazretlerinin esrarlı rakamı da yedidir.
Keza, insanda bulunan letâifin adedi; kalp, ruh, sırr, hafî, ahfâ, nefs-i nâtıka, nefs-i küllî olmak üzere yedidir.
Yedi sayısının daha pek çok hikmeti olabilir. Mesela önemli bir hikmeti de, onun Mevlâ-yi zû’l-Celâl ve’l-Kemâl hazretlerinin yedi sıfât-ı sübûtiyesine işaret eden bir sayı olmasıdır. Bilindiği üzere, İmam Eş’ari’ye (rh.) göre Allah Teala’nın İlim, Kudret, Kelâm, Semi’ (işitme) Basar (görme), Hayat, İrâde olmak üzere 7 subûtî sıfatları vardır. Bu sıfatlar hem kâinat hem de insanlık âleminin nizam ve intizamına bakar. Teşbihte hata olmasın, güneşin 7 renkli ışığı her tarafta parladığı gibi, şems-i ezelînin (ezelî güneşin) de yedi sıfatı her tarafta parlayıp durmaktadır.
Ve yine yedi rakamının bu umumi hikmeti yanında, burada sayamayacağımız kadar daha bir çok hususi spesifik (bulunduğu yere göre kendini gösteren) hikmetleri vardır.
Mesela bunlardan birkaçı:
- Kur’an’ın başlangıç suresi olan Fâtiha-i şerifenin ayet sayısı 7’dir.
- Arapçada başlamak kelimesinin mastar/kök harfleri olan “B-D-E”nin ebced değeri de 7’dir.
- Ayrıca Kur’an-ı Hakîm ezelden gelmiş ebede gidecek bir kitaptır. “E-B-D” harflerinin ebced değeri de 7’dir.
kalp, Ruh, Hafî, Ahfâ, nefs-i nâtıka, nefs-i küllî, Kabirde usûl, derin, bir adam boyu veya göğüs hizasına kadar kazılır, kıble tarafı, lahd, kabr-i şerifteki 7 sütûn, sırr, Tarîkta-ı Aliyye-i Nakşibendiyye’nin Müceddidîn kolu,