Sefer bahsi
hocam selam aleyküm sefer halinde farz namazını kısaltıyoruz diye sünnetide kısaltan veya sünneti hiç kılmayanlar oluyor farzı kısaltıpta sünneti tam kılmanın hikmeti nedir
Ve aleyküm selam.
Farzı emreden Allah Teala’dır, dolayısiyle seferde kısaltma ruhsatını/cevazını/kolaylığını veren de O’dur.
Sünneti teşri edense Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizdir. O da seferde, eğer kılma imkânı varsa kılınmasını, yoksa kısaltma değil tamamen kılınmayabileceği uygulamasını ortaya koyup bu kolaylığı bahşetmiş ve tatbikat da bu şekilde tekevvün etmiştir.
Demek ki bunların hikmeti açıktır: Kullara-ümmete kolaylık sağlanmasıdır.
Hasılı, yolculuk hali genel olarak güçlük ve sıkıntılardan uzak değildir. Bu yüzden İslâm dini yolcular hakkında bazı kolaylıklar getirmiştir.
Bazı yolculukların rahat, meşakkatsiz ve çok kısa sürede yapılabilmesi, sonucu değiştirmez. Çünkü hüküm ferde-imkâna-vasıtaya göre değil, cinse-mesafeye göre meydana geleceğinden, bütün yolculuk hallerini şumûlüne alır.
Ayrıca Hanefî mezhebine göre, yolculukta getirilen kolaylıkların illeti, mücerret seferiliktir. Güçlük ve sıkıntı bunun hikmetidir.
***
Meselenin detayına gelince…
Yolculukta dört rek’atlı farz namazların kısaltılarak kılınması Kitap/Kur’an, Sünnet ve İcma’ ile sabittir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Eğer kâfirlerin size fitne vermesinden korkarsanız, yeryüzünde sefere çıktığınız zaman namazları kısaltarak kılmanızda bir sakınca yoktur.” [Nisa suresi, 101]
Bu âyette kısaltmanın korku şartına bağlanması o günkü olayı tespit etmek içindir. Çünkü Rasûlüllah (a.s)'ın çoğu yolculukları korkudan uzak değildi. Ashab-ı Kiram'dan Ya'la b. Ümeyye (r.a.) Hz. Ömer'e (r.a.) şöyle demiştir: Biz neden namazları kısaltarak kılıyoruz? Halbuki güven içindeyiz. Hz. Ömer de buna cevap olmak üzere şöyle buyurdu: Ben de aynı durumu Hz.. Peygamber'e sormuştum; şöyle buyurmuştu: “Bu, Allah'ın size verdiği bir bağıştır, Allahın sadakasını kabul edin.” [Müslim, Sahih, Misafir, 4; Tirmizi, Sünen, Tahare, 4, 20; Nesâi, Sünen, Taksir, 1]
Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) umre, hac veya savaş için yaptığı yolculuklarında namazları kısaltarak kıldığı ile ilgili haberler tevatür derecesindedir. Abdullah ibn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir:
“Rasûlullah’a (s.a.v.) yolda arkadaşlık ettim. O, yolculuklarında iki rek’attan fazla kılmazdı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da böyle yaparlardı.” [İbn Mâce, Sünen, İkâme, 75]
Hz. Ömer'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Yolcunun namazı, Nebinizin lisanı üzere kısaltılmaksızın tam iki rek’attır.” [Buhârî, Sahih, Taksîr, 11, Küsûf, 4; İbn Mâce, Sünen, İkâme, 73, 124]
***
Yolcunun dört rek’atlı farz namazları kısaltması zorunlu mudur; yoksa kısaltmakla tam kılmak arasında serbest midir?
Hanefîlere göre, yolcunun namazları kısaltarak kılması vacib ve aynı zamanda azimettir. Yolcunun bilerek iki rek’attan fazla kılması mekruhtur. Bununla birlikte iki rek’at kılıp da teşehhütte bulunduktan sonra iki rek’at daha kılacak olsa farzı eda etmiş, son iki rekât da nafile olmuş olur. Ancak selâmı tehir etmiş olmasından ötürü kötü bir iş yapmış sayılır. Fakat birinci teşehhüdü terketse veya ilk iki rek’atta kıraatta bulunmamış olsa farzı eda etmiş olmaz. Nitekim sabah ve cuma namazlarında da hüküm böyledir. Hz. Aişe (r.anha)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Namaz ikişer rek’at olarak farz kılındı, sonra hazarda ziyade olundu, seferde ise olduğu gibi bırakıldı. [Buhari, Sahih, Salat,1; Müslim, Sahih, Misafirin,1]
İbn Abbas (r.a)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Allah Teâla namazı, Peygamberimizin dili ile hazarda dört rek’at, seferde iki rek’at olarak farz kılmıştır.” [Müslim, Sahih, Müsâfirîn, 5, 6; Ebû Davud, Sünen, Sefer, 18; Nesâî, Sünen, Havf, 4; İbn Mace, Sünen, İkame, 75]
Mâlikilere göre, seferde namazı kısaltarak kılmak müekked sünnettir.
Şafiî ve Hanbelilere göre ise yolculukta namazları kısaltarak kılmak, muhayyer olmak üzere ruhsattır. Seferî kişi namazlarını kısaltarak da, tam olarak da kılabilir. Ancak Hanbelîlere göre kısaltmak mutlak olarak tam kılmaktan daha faziletlidir. Çünkü, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) ile dört halife bu şekilde yapmaya devam etmişlerdir.
***
Yolculuk ister ibadet için, ister mübah veya masiyet bulunan bir amaçla olsun, her türlü yolculuk sırasında namazları kısaltmak caizdir. Meselâ; yol kesmek, meşrû olmayan bir eğlenti yapmak veya başka bir haram işlemek için yolculuk yapan kimse de ruhsatlarından yararlanır. Zira bu mevzudaki nasslar bunun ifadesidir:
“Yeryüzünde yürüdüğünüz zaman sizin için namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur” [Nîsa suresi, 104] âyetinde yolculuğun meşrû veya gayri meşrû olması arasında bir ayırım yapılmamıştır. [İbnü’l-Hümâm, Fethu'l-Kadir, Mısır 1315, I, 405 vd.; İbn Âbidin, Reddü’l-Muhtar, I, 733, 736]
Hanefiler dışındaki çoğunluk müctehidlere göre ise; yol kesmek, şarap ve haram şeylerin ticaretini yapmak gibi Allah'a isyanın söz konusu olduğu yolculuklarda, sefere mahsus olan namazların kısaltılması, birleştirilmesi oruçlunun iftar etmesi, mestler üzerine üç gün mesh etmek, binek üzerinde nafile namaz kılmak gibi ruhsatlar mübah olmaz. Çünkü, bu gibi kimseler Allah'a isyan için yolculuk yapmış sayılır. Bu konudaki kaide şudur:
“Ruhsatlar masiyet ve kötülük işlemeye dayanak yapılamaz”. Yine Allah Teâlâ darda kalana ölü hayvan etini yemeyi “haddi aşmama ve Allah'a isyanda bulunmama” şartına bağlamıştır. [Bakara suresi, 173] Bu durumda ruhsatlar günah ve kötülük işlemeye dayanak yapılamaz. [İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970, 2, 261; İbn Rüşd Bidâyetül-Müctehid, I, 163]
farz, sünnet, Sefer, sıkıntı, ruhsat, hikmeti, güçlük, mesafe, illet, seferilik, kısaltıyoruz, kılınmayabileceği, teşri,