Velâdet Gecesi meydana gelen hârikulâdelikler
Peygamber Efendimizin velâdet tarihi nedir, doğduğu gece hangi olağanüstü olaylar meydene gelmiştir? Bunlardan söz edebilir misiniz? Slm
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Kur'an-ı Kerim'in 105. suresinde anlatılan Fil vakasından 52 gün sonra, Rebîullevvel ayının on ikinci Pazartesi günü, sbaha karşı tan yeri ağarırken, Mekke'de dünyaya geldi…
***
Doğduğunda fevkalâde hadiseler zuhur etti...
Bunlardan bazılarını söyle sıralayabiliriz:
Efendimiz (s.a.v.), anadan sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu…
Doğum esnasında, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip, ellerini yere dayamış başını semaya kaldırmış vaziyetteydi…
Velâdetinde bir yıldız doğmuş ve bilginler, "Bu yıldızın doğduğu gece, Ahmed doğmuştur", dediler. Birçok Yahudi âlimi Tevrat’tan edindikleri bilgilerle Peygamberimizin (s.a.v.) bu gecede doğduğunu akrabalarına-etraflarına bildirmişlerdir…
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) doğduğu gece, İran Kisrası’nın sarayından on dört şerefe birden yıkıldı…
İranlıların, bin yıldan beri hiç sönmeden yanan Ateşgedeleri (Mecûsilerin/ateşe tapanların ibadet ettikleri mabetlerindeki ateşleri birden bire) sönüverdi... Save Gölü’nün mukaddes sayılan suyu çekildi, âdeta buharlaşıp kurudu… Semavi Vadisi sel suları altında kaldı... İran Şahı, Arapların, ülkesini istila edeceğini rüyasında gördü ve telaşa kapıldı...
Topyekün insanlık âlemi, küfrün ve zulmün bu karanlık döneminde; kötülükleri iyiliğe, fitneyi-fesadı sulha-sükûna çevirecek, insanların ruhlarında filizlenen şer tohumlarını söküp atarak yerine iyilik-güzellik, fazilet ve Allah korkusu yerleştirecek bir kurtarıcıyı bekliyordu…
Nihayet beklenen gün geldi, o nûr indi yeryüzüne...
Bütün mahlukatın varlık sebebi O’ydu zaten...
Hâtemü'n-nebiyyîn idi... Yani nebîler silsilesinin/Peygamberler zincirinin son halkasıydı, mührüydü; artık O'ndan sonra peygamber gelmeyecekti…
Cismanî ve ruhanî âlemin, dünya ve ahiretin Efendisi… İns ve cinin Peygamberi… Enbiyânın-etkıyânın İmâmı… Günahkârların şefaatçısı... Âlemlere rahmet... Rabbü'l-âlemîn'inin Rasûl-i zî-şânı... Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz dünyamızı şereflendirdi. Onun bu teşrifiyle kâinattaki bütün varlıklar sevince-sürûra, ferah ve sükûna, saâdete gark oldu… Ona arz-ı hürmette bulundu… Saygıda kusur etmedi...
***
Bu durumu Süleyman Çelebi (r.aleyh), o sehl-i mümteni’ üslûbiyle kaleme aldığı meşhur eseri Mevlid’inde (Vesîletü'n-Necât) şu enfes mısralarla dile getirir:
Cümle zerrât-ı cihan idüp nidâ
Çağrişû ben dîdiler kim merhabâ
Merhabâ ey âl-i sultân merhabâ
Merhabâ ey kân-i irfân merhabâ
Merhabâ ey sırr-ı furkân merhabâ
Merhabâ ey derde dermân merhabâ
Merhabâ ey Rahmeten li’l-âlemîn
Merhaba sensin şefîu'l-müznibîn...
Rabbim cümlemizi ve bilcümle Muhammed ümmetini Onun şefaat-i uzmasından mahrum eylemesin. Amin...
Velâdet Gecesi Meydana Gelen Hârikulâdelikler, anadan sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu, başını semaya kaldırmış vaziyetteydi, Velâdetinde bir yıldız doğmuş, Yahudi âlimi Tevrat’tan edindikleri bilgilerle, İran Kisrası, on dört şerefe, Ateşgede, Save Gölü, Semavi Vadisi,