Melekler
Öldükten sonraki sorgu meleklerin adi nedir ?
Öldükten sonra kabirdeki sorgu-sual meleklerinin adı, Münker ve Nekîr’dir. Münker, if’âl babından ism-i mef’ûl, Nekîr de ism-i fâildir. Bu adlar onlara, inkâr edilmiş olmalarından değil, tanınmış ve bilinmiş olmamalarından dolayı verilmiş isimlerdir. Tabii bir de Beşîr ve Mübeşşir melekleri var ki, onların da izahı aşağıda gelecek.
***
Malum olduğu üzere Ehl-i Sünnet'e göre Münker ve Nekir'in kabirde ölüyü sorguya çekmeleri haktır / gerçektir, bunda asla şüphe ve tereddüt yoktur. Kabrin sıkması ve azabı da haktır. Bu bütün kâfirler ve âsi (günahkâr) bazı mü'minler için olan bir şeydir. [İmam-ı Azam, Fıkh-ı Ekber, trc. H. Basrî Çantay, Ankara 1985, s. 14]
Münker ve Nekîr denilen bu iki melek, ölen kişiye Rabb’ini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kişi bu sorulara cevap verir, ama kâfir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz konusu iki melek ölünün kabrine gelir, AllahTeala ölüyü diriltir ve melekler ona sorularını yöneltirler. [Pezdevî, Ehl-i Sünnet Akâidi (Terc., Şerafettin Gölcük), İstanbul, 1980, s. 237]
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona;
- "Hangi dinde idin?"diye sorulur. O; "Ben İslâm dininde idim" diye cevap verir. Sonra ona; "Şu adam (Rasûlüllah, s.a.s.) kimdir?" diye sorulur. O da;
- "Muhammed (s.a.v.), Allah'ın Rasûlüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi; biz de O'nu tasdik ettik / doğruladık" diye cevap verir. Daha sonra bu ölüye;
- "Sen Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da,
"Hiçbir kimse Allah'ı görmeye lâyık değildir" diye cevap verir.
Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona;
- "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak" denir.
Daha sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa Cennet’in süsüne ve nimetlerine bakar. Kendisine;
- "İşte bu yer senin makamındır" denildikten sonra; ‘Sen samimi iman üzerinde idin, bu sağlam iman üzerinde öldün ve inşallah iman üzerinde dirileceksin’ denir". [İbn Mâce, Sünen, Zühd, 32]
***
Akâid kitaplarının hemen hepsinde, Münker-Nekîr'den, bunların kabirde ölüye tevcih ettikleri / yönelttikleri sorulardan bahsedilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bazı âyetlerin buna işaret ettiği, hattâ bazılarının da tamamen kabir suali ile ilgili olduğu Ehl-i Sünnet âlimlerince kabul edilmiştir. Temel akaid kitaplarımızdan Ömer en-Nesefî'nin (rh.) "Akaid"inde, "Münker ve Nekir'in suali Kitap ve Sünnet’le sabittir" denilmektedir.
"Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar" [İbrahim suresi, 27] âyetinde geçen “âhiret hayatı”ndan maksat “kabir”; "sabit söz''den maksat da "Kelime-i Şahadet''tir denmiştir. İbn Mâce, Sünen'inde şunları kaydetmektedir:
"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar" âyeti, kabir azabı (sual ve sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde, "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed’dir (s.a.v.)" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; "Allah iman edenleri sâbit söz ile dünya hayatında ve ahirette metanetli kılar" meâlindeki âyetin ifadesidir. [İbn Mâce, Sünen, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14]
Bu hadis, kütüb-i sittenin hepsinde rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular; "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.
"Onlar sabah-akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün; Fir'avn'ın adamlarını azabın en ağırına sokun, denir" [Mü'min suresi, 46] âyetinin de kabir suali ve kabir azabı ile ilgili olduğu tefsirlerde belirtilmiştir (Bkz. İbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm, 40/46. âyetin tefsîri]
Münker ve Nekir'in kabirdeki sorularıyla ilgili pek çok hadis varid olmuştur. Bu ahad haberler, lafızları itibariyle tevâtür derecesine ulaşmamışlarsa da, bu mevzudaki hadislerin çokluğu, meseleyi manevî mütevâtir derecesine yükseltir. [Haşiyetü'l-Kestelî alâ Şerhi'l-Akâid, İstanbul, 1973, s. 133-134]
Evet, Ehl-i Sünnet inancına göre kabirde Münker ve Nekir’in sual sorması haktır. Bu iki melek kabre girerek ölüye,
- ‘Rabbin kimdir? Dinin hangi dindir? Peygamberin kimdir?’ diye sorduğunda, mü’min şu cevabı verir:
- ‘Rabbim Allah, dinim İslâm, peygamberim Muhammed’dir (s.a.v.)’.
***
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Ölü mezara gömülünce, gözleri mavi olan iki siyah melek gelir. Bunların birine Münker, diğerine Nekir adı verilir. Ona derler ki:
- ‘Şu zat (Muhammed s.a.v.) hakkında ne dersin?’ O da şöyle cevap verir:
- ‘O Allâh’ın kulu ve resûlüdür. Ben şehâdette bulunurum ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed de onun kulu ve Rasûlüdür.’ Bunun üzerine melekler:
- ‘Biz senin böyle söyleyeceğini zaten bilmekte idik’ derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler; sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır, aydınlatılır. Daha sonra ise melekler ölüye:
- ‘Yat ve uyu’ derler. O da:
- ‘Âileme gidin de durumu haber verin’ der. Melekler:
- ‘Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et’ derler.
Ölü münâfık olursa, meleklerin sualine:
- ‘Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum, başka bir şey bilmiyorum’ diye cevap verir. Melekler de:
- ‘Böyle diyeceğini zaten biliyorduk’ derler.
Daha sonra arza, ‘Alabildiğine sıkıştır’ diye hitap edilir. Toprak da başlar adamı cendere gibi sıkıştırmaya... O kadar ki, kemikleri hurdahaş olur. Mahşer gününe kadar mezarda böyle işkence görür.” [Tirmizî, Sünen, Cenâiz, 70]
***
Beşîr ve Mübeşşir melekleri
Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye silsilesinin 33’üncü ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) buyuruyorlar ki:
“Kabirde mü’minlere, sevdikleri suretinde ‘Beşîr-Mübeşşir (müjdeleyici melekler)’ gelir. [Cennet ve nimetleriyle müjdelerler.] Biz bile misafirlerimize ikram ederiz de, Hz. Mevlâ misafirine ikram etmez mi? O bizim gibi konuklamaz, O’nun ikramı başkadır”. [Ali Erol, Hatıratım, s. 88]
Cenab-ı Mevlâ-yi zû’l-Celâl ve’l-Kemâl hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
“Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir.” [Yunus suresi, 64]
“Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız.Orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır. Gafur ve rahim (bağışlaması ve rahmeti-merhameti çok) olan Allah'ın ikramı olarak.”[Fussılet suresi, 30-32]
Rabbim cümlemize, Beşîr-Mübeşşir’le karşılanmayı ve onların vereceği saâdet ve selâmet dolu müjdelere mazhar olabilmeyi nasip ve müyesser eylesin.
Melekler, Kabir, münker ve nekir, Rabbin kimdir, Dinin hangi dindir, Peygamberin kimdir, mü'minlere, beşîr ve mübeşşir,