Tesettür arzusu ve eşin istememesi
selamun aleyküm hocam. Ben tesettüre girmeyi istiyorum. Fakat eşim istemiyor. Biliyorum ki eşimin rızasını almama lüzum yok çünkü kapanmak farz. Ama ben onun da iznini istiyorum kendisiyle her konuştuğumda daha istemiyorum şu kadar zaman sonra kapan diyor. RAbbimin emrine uymak istiyorum ölüm gelip çatmadan. eşimi ikna mı edip kapanayım yoksa farz olduğunu söyleyip kendisini dinlemeden bu Rabbimin emri mi demeliyim.Huzursuzluk da olsa katlanırm hocam. Fikirleriniz benim için önemli. Duanızı eksik etmeyin bu konuda.
Ve aleyküm selam kardeşim.
Anlaşılan o ki; atalarımızın tabiriyle, “iki arada bir derede kalmış”sınız. Bir tarafta Allah'ın emri, öbür tarafta üzerinde belli hakları olan bey’inin isteği... Elbette ki mükellef ve kalbinde Allah korkusu olan bir mü’minin yapması gereken, Cenab-ı Hakk'ın emrini yerine getirmektir, O’na isyan etmek değil.
O bakımdan, Allah Teala’nın emrine uymanız/uymamız gerekir. Bunun bir başka yolu/yordamı olmaz. Kocanın hatırı için Hz. Mevlâ’nın gadabını/azabını mucip bir fiile-günaha cür’et edilmez. Ancak olabildiğince onun da gönlünü kırıp dökmemeye, sınırları zorlamamaya çaba göstermen adaba ve ahlâka uygun ve güzel olur.
Bildiğiniz gibi bey’lerin hanımları, hanımların beyleri üzerinde bir kısım hakları vardır. Bunları gözardı edemeyiz. Fakat Allah’ın emirleri-yasakları söz konusu olduğunda, onların, bu emir ve yasaklara aykırı olan isteklerinin bir hükmü olmaz.
***
Hz. Muaz (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Hâlık’a (yüce yaratıcımız Allah’a) isyan bulunan hususta mahluka itaat yoktur.” [Buhari, Sahih, 9, 109, 4044, 6711, 6816; Müslim, Sahih, İmaret, 39; Nesai, Sünen, Bey’at, 34; Ebu Davud, Sünen, 2608; İbn Mâce, Sünen, 2865; İbn Hibban, 4567; Tirmizi, Sünen, 1707; Beyhaki, Sünen, 3, 127; Ahmed, Müsned, 1, 131, 409, 5, 66; Sahîhu’l-Câmi, 7520; Ebu Ya’la, 7, 4046; İbn Ebî Şeybe, 12, 543; Mecmau’z-Zevâid, 5, 225; Metalibu’l-Aliye, 2110; Fethu’l-Bârî, 13, 123; Hatib, Tarih, 3, 145; Taberanî, 1, 154; Tayalisi, 2612; Hâkim, 3, 443; Temhid, 8, 58; Busayrî, İthaf, 5007; Semhudî, Cevahiru’l-Ikdeyn, 1, 121]
Bunca rivayet yoluyla gelen bu hadis-i şerif, şu lafızlarla da vârid olmuştur:
“İtaat ancak ma’ruftadır (yani şerîatın emrettiği, uygun bulduğu, aklın da hoş ve güzel gördüğü şeylerde, iyilik ve ihsandadır).”
“Allah’a isyan edene itaat yoktur.”
“Allah’a isyan hususunda (günah olan işlerde) beşere/kula itaat yoktur.”
***
Velhasıl, hiçbir zaman moralini bozma, maneviyatını yüksek tut, doğru olan yoldan ve davranışlardan, ibadet ve taatından şaşma. Allah’a tevekkül et. Dininden, dininle ilgili hususlardan taviz verme. Ve şunu bil ki; taviz tavizi doğrur, sonu gelmez girdaplara sürükler, sağlıklı bir netice de elde ettirmez insana... Hele ki din Allah’ın olduğuna göre, bu noktada taviz vermeye kulun hiçbir yetkisi/selahiyeti olamaz.
Rabbim (c.c.) cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e, özellikle de bu durumda olan eşlere hidayet-i kâmile nasip eylesin. Sırat-ı müstakim üzere istikamet, itaat, teslimiyet ve sadakatler ihsan etsin. İslamî-imanî şuur ve idrâkler lûtfeylesin.
tesettür, bey, hanım, adab, tabir, eşim, ahlâk, İtaat, istikamet, isyan, hâlık, atalarımız, iki arada, bir derede, mahlu, Sırat-ı müstakim,