Gül ismi
Selamün aleyküm. Abi Gül isminin (Peygamber Efendimiz (sav) sebebiyle ) çocuğa agir gelecegi söyleniyor. Gül isminin çocuklara verilmesi uygun mudur? Gülfem, Gülsima gibi isimler verilebilir mi?
Ve aleyküm selam.
Çocuğa isim ağır gelir mi? Dilerseniz bu sorunun cevabı üzerinde bir nebze duralım. Bu ifadeyi çoğumuz zaman zaman duyarız. Mesela halk arasında huysuz, dengesiz veya spastik özürlü olan çocuklara isimlerinin ağır geldikleri, taşıyamadıkları için böyle oldukları düşünülür, söylenir. Bu ifade bazı tasavvuf büyükleri tarafından da dile getirilmiştir.
Peki bunun bir doğruluk payı var mıdır?
İsmin çocuğa ağır gelmesi inancının bildiğimiz kadarıyla dinî-ilmî bir müstenidatı bulunmamaktadır. Fakat ismin sahibine tesirinin olduğu da bir hakikattir. Kişinin ruhî yapısı üzerinde müessir olduğu bilinmektedir. Türkçemizde tecrübeyle sabit olan darb-ı mesellerden biri de, "Bir adama kırk gün deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur; ne dersen o olur" sözüdür. Yani sürekli telkinle (isim ve lakaplarla), insanın şuuraltına bazı hisler, hasletler yerleştirilebilir. Kaldı ki isim ya da lakapların kullanım süreleri, atasözünde ifade edildiği gibi “kırk gün”le de sınırlı değildir, çok daha fazladır.
Aslında bu sorunun cevabını yapılan ilmî araştırmalar sayesinde bugün daha iyi görebiliyoruz. Çünkü kelimelerin titreşimlerinin madde üzerinde tesir meydana getirdiği artık bugün ilmî bir gerçek. Mesela basında çıkan bir habere göre, yeni geliştirilen bir ses makinası tekstilde kullanılıyor ve bu makina kumaş parçalarını dikmeden birbirine yapıştırıyor. Çok enteresan değil mi? Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Buradan hareketle diyebiliriz ki; kelimelerin titreşimleri maddeye nasıl tesir ediyorsa, insan üzerinde de müessir olması muhakkaktır. Dolayısiyle çocuğa verilen bir ismin ortaya koyduğu titreşimler, muhtemelen çocuğun ruh dünyasına ağır gelebilir ve çocuk bu ağırlığı taşıyamayarak ruhî bir bozukluk-dengesizlik yaşayabilir. O yüzden tecrübelerle sabit olan “ismin ağır gelmesi” meselesini hemen bir çırpıda “böyle bir şey olmaz” deyip silip atmak doğru olmaz.
Gelelim Gül, Gülfem, Gülsima isimlerine...
Gül, Farsça bir isimdir. Bilindiği gibi çiçek, bilinen gül çiçeği, gül ağacıdır. Kıyasî olmayan cem’îsi / çoğulu da “gülân”dır.
Gül, tasavvufta Rasûl-i zî-şân Efendimizin (s.a.v.) remzidir. O, yumuşaklıkta ve letâfette “Gül” gibidir. Şeref ve izzette, ayın ondördü gibidir. Cömertlikte deniz gibi, himmet ve şefaatte su gibi, tevâzuda toprak gibidir. Kainattaki bütün çiçekler güzeldir; lâkin Peygamber Efendimize (s.a.v.) Gül remz olmuş, O’nu o sembolize etmiştir. Çünkü çiçeklerin en güzeli Gül’dür.
Âlemlere Rahmet Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, “Mi’rac gecesi Beyaz Gül benim terimden, Kırmızı Gül Cebrail’in (a.s.) terinden, Sarı Gül de Burak’ın terinden halk olunmuştur” buyurmuşlardır. Yine bir başka rivayette ise, “Mi’rac gecesi semaya urûc ettiğimde, yeryüzü o kadar çok ağladı ki; ondan Sarı Gül bitti, firakın-ayrılığın alameti olarak… Arz’a tekrar döndüğümde yere terim damladı, ondan da Kırmızı Gül bitti. Haberiniz olsun; kim benim kokumu almak isterse, Kırmızı Gül koklasın” buyurmuşlardır.
Gül’ün başına ve sonuna getirilen ilavelerle / eklerle yeni isimler de meydana getirilmiştir. Sizin de kaydettiğiniz gibi mesela Gülfem (aslı; gül renginde, pembe manasında Gülfâm’dır), Gülsîma (gül yüzlü) denilmiştir. Gülendâm (gül endâmlı, gül boylu), Gülbânu (gül hanım), Ayşegül, Fatmagül, Gülay v.b. pek çok isim türetilmiştir.
Binaenaleyh Gül ve Gül ile meydana gelmiş hemen bütün isimleri ecdadımız kullanmıştır. Bu ismin “ağırlık” anlamında bir mahzuru olacağı kanaatinde değilim. Zira eğer öyle olsaydı, atalarımız kullanmazlardı diye mülahaza ediyorum.
Çocuğa isim ağır gelir mi, gül ismi, Rasûl-i zî-şân Efendimizin (s.a.v.) remzi, gülân, Gülfem, Gülsima, Gülendâm, Gülbânu, Ayşegül, Gülay,