Cennet'le Müjdelenenler
Allah-u Teala sizi razı olduğu kullarından olmanızı nasip etsin. Aşere-i mübeşşere\'den başka olarak kesin cennetlik denilebilecek Sahabe var mıdır? Bedir ehli ve ağaç altında biat edenler, Ehl-i beyt cennetlik midir? Birde \"cennetlik\" kelimesinden Cehenneme hiç girmecek manası mı çıkmaktadır?. Teşekkür ederim.
Duanız için cümlemiz hakkında hudutsuz “amin”ler diyorum.
Sorularınıza gelince...
(1) Öncelikle “Aşere-i Mübeşşere” nedir, kimlerdir onu görelim.
Aşere-i Mübeşşere, kelime ve terkip olarak ‘müjdelenen on’ demektir. İslâmî ilimler ıstılâhındaki karşılığı ise, ‘Cennet’le müjdelenmiş on sahâbe’dir (r.anhum). Yani Aşere-i Mübeşşere tabiri, ‘hayatta iken Rasûlullah (s.a.v.) tarafından Cennetlik oldukları müjdesini alan ashabın ileri gelenlerinden on zât hakkında kullanılanılmaktadır. Bu zevât, henüz dünyada hayattayken imtihanda muvaffak olup, ebedi saadet yurdu olan Cennet’i kazandıkları bildirilen on güzide sahabidir.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Ebu Bekir Cennet’tedir, Ömer Cennet’tedir, Osman Cennet’tedir, Ali Cennet’tedir, Talha Cennet’tedir, Zübeyr Cennet’tedir, Abdurrahman bin Avf Cennet’tedir, Sa’d bin Ebi Vakkas Cennet’tedir, Said bin Zeyd Cennet’tedir ve Ebu Ubeydetu’bnü’l-Cerrah Cennet’tedir.” [Tirmizî, Sünen, Hadis no: 3992, 3994, İbni Mâce, Sünen, 133; Ayrıca bkz. Tirmizî, a.g.a., Menâkıb, 25; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 193]
Bu sahabîlerin (r.anhum) hadisteki isim sıralarına göre vefat tarihleri şöyledir:
1- Hz. Ebû Bekir (r.a. v. 634)
2- Hz. Ömer (r.a. v. 643),
3- Hz. Osman (r.a. v. 655).
4- Hz. Ali (r.a. v. 660),
5- Hz. Talha b. Ubeydullah (r.a. v. 656),
6- Hz. Zübeyr b. Avvâm (r.a. v. 656),
7- Hz. Abdurrahman b. Avf (r.a. v. 652),
8- Hz. Sa'd b. Ebi Vakkâs (r.a. v. 674),
9- Hz. Said b. Zeyd (r.a. v. 671),
10- Hz. Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh (r.a. v. 639).
Bu büyük sahabilerin kendilerine hâs hasletleri vardır. Meselâ Mekke'de ilk Müslüman olan bu şahsiyetler Rasûl-i Ekrem Efendimize (s.a.v.) ve İslâm davasına büyük hizmetleri olan kişilerdir. Hepsi de İslâm devletinin müşriklere karşı giriştiği ilk büyük mücahede ve muharebe olan Bedir gazvesinde bulundukları gibi, Fahr-i Kâinat’a (s.a.v.), O'nu ve İslâm'ı sonuna kadar müdafaa edip koruyacaklarına dair Hudeybiye gününde ağaç altında Bîat etmişlerdir (Bîatü’r-Rıdvân).
İslâm akîdesi için Allah yolunda en yakın akrabalarına karşı mücadele ve mukateleden geri durmamışlardır.
Hadis âlimlerinden bazıları eserlerine teberrüken bu on sahâbinin rivayet ettikleri hadîslerle başlamışlardır. Ayrıca sırf Aşere-i Mübeşşere'nin hayatlarını mevzu alan müstakil eserler kaleme alınmıştır. Bunların faziletleri ve Rasûlullah (s.a.v.) tarafından Cennet'le müjdelendikleri, yukarıda zikrettiğimiz üzere, sahih hadis kaynak ve mecmualarında sabittir.
***
(2) “Aşere-i Mübeşşere\'den başka olarak kesin cennetlik denilebilecek Sahabe var mıdır? Bedir ehli ve ağaç altında biat edenler, Ehl-i beyt cennetlik midir?”
Evet, Aşere-i Mübeşşere’nin dışındaki ashâbın da, başta Ehl-i Beyt, Bedir ve Hudeybiye’deki Bîatü’r-rıdvân ehli olmak üzere istisnasız hepsi de Cennetliktir. Bunda kuşku yoktur. Zira aşağıda geleceği üzere, Cenab-ı Mevlâ Kur’an-ı Kerim’de, hepsinden razı olduğunu bildirmiştir. Bu müjde, hepsinin imanla bu âlemden ayrılacakları müjdesini haber vermektedir.
Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz bir hadislerinde, "Allah, ümmetimden yetmiş bin insanı sorgusuz sualsiz Cennet'e koyacak" buyurmaktadır. Herhâlde hadiste sorgusuz sualsiz Cennet'e girecek olan insanlar içinde evvelâ ashab-ı kiramı düşünmek gerekir. Bu hadisin devamında ise şöyle buyrulmaktadır: "Ben, Cenâb-ı Hak'tan artırmasını istedim. Her bire bedel, bir yetmiş bin, bir yetmiş bin oldu."
Bu ifade neticesinde karşımıza çoook büyük rakamlar çıkmaktadır. Böyle olunca biz, en başta bu pâye ve mazhariyeti ashab-ı kirama vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü her şeyden evvel Allah'a ve Rasûlü’ne en yakın olarak başta onlar gelmektedir. Zaten Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'de pek çok yerde, onlardan râzı (hoşnut) olduğunu da beyan buyurmaktadır. Bunlardan ikisi şöyledir:
“Allah Teâlâ buyurdu ki: ‘Bu, sâdıklara sadâkatlarının faide vereceği bir gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır ki, onlar bunlarda ebedî olarak kalıcılardır. Allah Teâlâ onlardan razı olmuş, onlar da Allah Teâlâ'dan razı olmuşlardır. İşte bu, en büyük bir kurtuluştur.” [Mâide suresi, 119]
“Muhâcir ve Ensâr'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur.” [Tevbe suresi, 100]
Hâsılı, bu ilahi beyan mûcibince, ashâb-ı kirâmın hepsi hakkında hüsn-i zan edip, her birinin Cennetlik olduğuna inanarak “radıyallahü anh” demiz gerekir.
Şimdi de istidraden, akıllarda oluşabilecek, ‘neden bâhusus bu on sahâbenin Cennet'le müjdelendikleri’ mukadder sualini kısa da olsa cevaplamaya çalışalım...
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Sahâbe-i kiram (r.anhum) arasında sadece bu on sahabeye "Cennetliktir" denmesi; ne yaparlarsa yapsınlar, hep istikameti ve sadakati takip ettiklerine dikkat çekmek içindir Bu, önemli bir husustur. Filhakîka bütün mü'minler, Cennet'e gireceklerdir ama, yukarıda bahsini ettiğimiz on sahâbeye, "Cennetliksin" denmesi, onlar için hususî bir iltifat ve değer ifade etmektedir. Bu durum, diğer sahâbiler için ise, hususî mahiyette değil de mutlak olarak zikredilmiştir. Aradaki münafıkları ise mevzu etmeye değmez. Elbetteki onlar Cehennemliktirler! Hem de en kötü ve en şiddetli tabakasında...
***
(3) “Birde \"cennetlik\" kelimesinden Cehenneme hiç girmecek manası mı çıkmaktadır?”
Elbette ki ‘Cehennem’e hiç girmeyecek’ demektir. Cenab-ı hak, “...İşte bu, en büyük bir kurtuluştur” [Mâide suresi, 119] buyurmuyor mu? Öyle olmasa bunu Mevlâmız, ‘en büyük kurtuluş’ diye tavsif eder miydi? Bu muamele sahâbe hakkında böyle olduğu gibi, onlardan sonra gelen fırak-ı dâlle ve bid’a hariç, tertemiz itikat, salih ve hâlis amel ve ahlâk-ı hamîde sahibi bir takım Ehl-i Sünnet câmiasına mensup mü’minler hakkında da inşaallah vâki olacaktır. Nitekim yukarda 2’nci maddenin başlarında zikrettiğimiz hadis ve benzerleri de bunu nâtıktır.
Ehl-i Beyt, sahabe, Aşere-i Mübeşşere, Cennet'le Müjdelenenler, Bîatü’r-Rıdvân, Hudeybiye, hepsi de cennetlik, Allah Teâlâ onlardan razı olmuş, onlar da Allah Teâlâ'dan razı olmuşlardır,