Hak din tektir ve İslâm’dır…
Soru: Kaç türlü din vardır, Hıristiyanlık ve Yahudilik ayrı bir din midir, “semavi dinler” veya “hak dinler" deyimi doğru mudur? Tşkler
Öncelikle Kelâm ilmine göre dinlerin kabaca bir tasnifini yapalım.
Dinler başlıca üç kısma ayrılır:
1. Hak din…
İnanç esasları, amel ve ibadet kanunları Allah Teala tarafından konulup peygamberler (aleyhimüsselâm) vasıtası ile insanlara bildirilen din Hak dindir. Buna "İlahî ve Semavî" din de denir. Tektir ve adı da İSLÂM’dır. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den son peygamber Rasûlullah Efendimize kadar gelen bütün peygamberlerin (aleyhimüsselâm ve alâ Nebbiyâ hâssah) tebliğe memur oldukları din budur.
Bazı eserlerde “Semavî dinler”, İlahi dinler”, “Hak dinler” tabiriyle kastedilen, peygamberlerin getirdiği şeriatlardır. Şer’î hükümlerde zaman zaman farklılıklar olmuştur. Anlatılmak istenen budur. Mesela Hz. Musa’nın (a.s.)şeriatı, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) şeriatı gibi… Ama hepsi esas/inanç bakımından aynı şeyleri tebliğ etmişlerdir. Değişiklikler yalnızca şeriatlerdedir, bazı ibadetler ve hukuk kuralları bakımındandır. O bakımdan dinin aslı-esası kastedilerek yukardaki tabirleri kullanmak doğru olmaz.
Hasılı, Hazret-i Adem'den Hazret-i İsa'ya kadar gelen bütün peygamberlerin insanlara bildirmiş oldukları iman esasları aynıdır, sadece bir Allah'a iman etmeye dayalıdır. Ancak bunlar sonradan bozulmuş ve asılları kaybolmuştur. Allah Teala en son ve en büyük Peygamberi olan Rasûlümüz Hazret-i Muhammed'i (s.a.v.) bütün insanlara ve cinlere Peygamber olarak göndermiştir. Onun vasıtası ile hak din olan İslâm’ı tamamlayıp en mükemmel hale getirmiştir. Bu dini kullarına, Allah Teala ihsan etmiştir. İşte bugün yeryüzünde hak din olarak kıyamete kadar yaşayacak olan da yalnızca İslam dinidir.
2. Asılları değişmiş ve bozulmuş olan dinler...
Bunlar da, esas itibariyle ilahidir, semavidir. Peygamberler tarafından tebliğ edilmiştir. Temelde adları da, yukarda ifade ettiğimiz üzere İslâm’dır. Yani asılları bakımından hak din iken sonradan bozulmuş; İlahî mahiyetlerini/niteliklerini kaybetmiş olan dinlerdir. Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi…
Bunlar bugün “Dinler Tarihi”nde ayrı bir semavi din olarak ele alınsa da, bazılarının ifadelerinde öyle dillendirilse de, dediğimiz gibi Hak din olan İslâm’dan ayrılmış, asıllarını kaybetmiş unsurlardır. Ayrıca asıllarını korusalar bile, Rasûlullha Efendimizin (s.a.v) şeriatıyla şeriatlarının da hükümleri yürürlükten kalkmıştır, mensuhtur.
3. Batıl dinler...
Bunlar asılları bakımından da hakiki din ile ilgisi bulunmayan dinlerdir. Birtakım kişiler-topluluklar-milletler tarafından ortaya konmuş olan uydurma inançlardır. Bunlarda akla ve mantığa uygun olan bazı hükümler bulunsa bile, konuluşları itibariyle İlahî olmak şerefinden yoksundurlar, hiç bir bakımdan din kutsallığını taşımazlar. Ateşe, yıldızlara, putlara vs. tapan milletlerin dinleri bu nevidendir.
***
Şerîatlerdeki değişikliklerin sebep ve hikmetine gelince…
Hz. Adem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar gönderilen şeriatlerin (ibadet ve muamelelerdeki hükümlerin) ayrı ve farklı olmasının pek çok sebepleri-hikmetleri vardır. En önemlilerinden birisi, insanların farklı zamanlarda farklı seviyelerde, farklı görgülerde olmasıdır.
İnsanlık bir açıdan âdeta bir eğitim-öğretim müessesesi gibidir. İster bir önceki kitap tahrif olsun ister olmasın, Allah’ın hikmeti ve emri gereği değişik zamanlarda farklı sayfalar-kitaplar, farklı şeriatler gelmiştir.
Bütün kitaplar, Allah Teala’nın razı olduğu hak din İslâm’ın temel maksadı olan iman esasları mevzuunda hiç değişmeden devam edegelmişlerdir... Şu var ki, her zamanın anlayış kabiliyetine uygun olarak, farklı üsluplar kullanılmış, farklı tasvirler yapılmış, farklı detaylar verilmiştir... Aynı matematik dersi olsa da, ilköğretim çağındaki çocuklara verilen ders ile, üniversite öğrencilerine verilen dersin metodu-üslûbu, tasviri ve detayları elbette değişik şekillerde olur.
Yegâne hak din olan İslâm’da iman esasları aynı kalmakla beraber, fürûat tabir edilen şer’î hükümler ve muamelelerin, zamanın şartlarına göre yeniden düzenlenmesi ilahi hikmetin iktizasıdır. Kış elbisesi ile yaz elbisesi farklı olduğu gibi, hak dinlerin insanlara giydirdiği şer’î elbiseler de zamanla farklılık arzetmiştir.
İslam dini, bütün şeriatlerin kıyamete kadar uygulanabilirliği olan “evrensel” bazı hükümlerini atmamış içine almıştır; uygulanabilirliği olmayanları ise, rafa kaldırmıştır. Bu durumu Sevgili Peygamberimiz, “Bizden öncekilerin şeriatlerinden (mensuh olmayan hükümler) bizim de şeriatımızdır” mübarek sözleriyle ifade eetmişlerdir.
Geçmiş peygamberler, bütün insanlara değil, belli mahallere/yerlere/yörelere, sırf içinde bulundukları topluluğa gönderilmiştir. Yalnız, Hz. Muhammed (s.a.v.) son peygamber olarak, hem kıyamete kadar bütün zamanlara, hem bütün âlemlere, hem de bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir.
Kaç türlü din vardır, Hak din tektir ve İslâm’dır, Hıristiyanlık ve Yahudilik ayrı bir din midir, “semavi dinler”, “hak dinler", "ilahi dinler",