Rüya...
rüyadan gavdel mevd deyip bir anda uyandım bu sözün bir anlamı varmı. teşekkür ederim
Değerli kardeşim;
Rüya tabiri yapmıyorum; ayrıca istesem de yapamam, çünkü işim değil, bilemem. O apayrı bir saha...
Keza müntesibi bulunduğum tasavvufî yolun büyükleri, başta İmam-ı Rabbani (k.s.) ve Üstazım Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri olmak üzere, rüyaya değer vermemişler, bununla meşgul olmamışlar… Önemli olanın uyanıkken ele geçen şeyler olduğuna işaret etmişlerdir.
***
Meşhur deyimle; güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen güzel hülyalar görür, güzel hülyalar gören de hayatından lezzet alır. Eğer ölçünüz bu olursa, öyle ümit ediyorum ki karmaşık rüyalardan da kurtulursunuz.
***
İslâm'a göre üç çeşit rüya vardır:
1- Salih rüya,
2- Şeytanî rüya,
3- İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüyalar...
Salih rüya; meydana gelecek hadiseleri vukuundan evvel fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) bununla ilgili olarak şöyle buyurur: “Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüz’ünden bir cüzdür…” [Buharî, Sahih, Ta’bir, 4] Eğer sevdiği bir rüya görürse, Allah’a hamdetmelidir.
Başka bir hadiste, “Rüya Allah’tandır. Hulm (sıkıntılı, karmaşık-karışık rüya) şeytandandır…” [Buharî, Sahih, Tıbb, 39] buyrulmuştur. Şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Böylesi bir rüyayı da kimseye anlatmamak-açmamak uygun görülmüştür.
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için onun hakkında gördüğü rüyalardır.
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf un rüyasıyla ilgili âyet ile yukarda zikredilen hadisler bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak her rüya haktır ve her tabir de doğrudur denilmez. Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir.
Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamberin (s.a.v.) suretine giremezse de, Şaban'in yirmidokuzunda Rasûlullah (s.a.v.) herhangi bir kimsenin rüyasında ‘yarın Ramazan'ın birinci günüdür oruç tutunuz’ diye emretse de bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zaptedilmez de. [Halil Günenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 300]
***
Rüyalar ve ilhamlar Rabbani ve Rahmani; şeytani ve nefsani olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu mevzularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda kişinin kendisinin gördüğü rüya ile amel edebileceğini, ama buna kendinden başka hiç kimseyi zorlamanın doğru olmayacağını belirtirler.
1 . Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2. Rüya veya İlhamın sahibi güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmam Gazali (rahımehumullah) gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3. Rüya ve İlhamla elde edilen bilgiler dinin bir emri gibi kabul edilemez... Sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve İlhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve İlhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da kınanamaz.
***
Sizin rüyanıza gelince…
“Gavdel mevd” nedir ne demektir bilmiyorum. Ancak dilerseniz lugavi manaları üzerinde durabilir, muhtemel olanları araştırabiliriz. Mesela “gavd” Arapça’da yedmek-çekmek anlamınadır. “Mevd”den kasıt da mevt ise, malumunuz ölüm demektir. Bu durumda sözün manası, ölümü çekmek demek olur. Ama bunun “Ba’de’l-mevt” olması da muhtemel. Öyle değil mi? Yani Ölümden sonrasını hatırlatan bir ifade…
Her neyse…
“Hayırdır inşaallah” diyelim, hayrolsun. Bilirsiniz, rüyayı neye yorarsan o olurmuş. Hayra yoralım, hayr olsun.
"Hayrun lenâ, şerrun li-a'dâinâ: Hayrı bizim, şerri düşmanlarımızın olsun".
Baştan da söylediğim gibi, tabir edecek gücümüz yok. Olsa olsa rüya tabirlerine bakar, muhtemel yorumları size aktarırız ki, onu da zaten herkes yapar, yapabilir. Ayrıca bizim nakletmemize gerek olmaz.
sâlih rüya, Rüya, gavdel mevd, Şeytanî rüya, İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüyalar, Mü’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüz’ünden bir cüzdür,