Telkın'da kadın-erkek farkı...
Kadınlar için telkın ile erkeklerin telkın duası arasındaki fark ne?
Dinen yükümlülük çağına girip de ölen bir Müslümanın kabri başında "Telkın" verilmesi meşru görülmüştür.
Yani ölen kişi akıllı ve bâliğ ise, cemaat kabirden ayrıldıktan sonra kabri başında “Telkın” okumak sünnettir. Bu husustaki rivayetler zayıf da olsa makbuldür. Müslümanlar asırlar boyunca bununla amel ederek bir nevi “mürekkep icma'” vaki olmuştur. Aksi yöndeki laflara, iddialara kulak asmamak gerekir.
Asıl itibariyle telkın, ölünün Münker ve Nekir meleklerine karşı vermekle sorumlu olduğu cevaba, imamın bu yolla ona yardımcı olması demektir.
***
Hanefî fıkıh âlimlerinin bir görüşüne göre, gömüldükten sonra telkın yapılması ne emredilir, ne de yasaklanır.
Şâfiîlerle Hanbelîlere göre telkîn yapılması müstahaptır.
Mâlikîlere göre, telkîn ölüm döşeğinde menduptur… Gömüldükten sonra yapılması mekruhtur.
***
Velhasıl, denizde ölmeyen, şehid olmayan, akıllı ve erginlik çağına ulaşmış bulunan her Müslümana telkın verilir.
Ölü mezara defnedildikten sonra cemaat hemen dağılmaz. Bir deve kesilip paylaşılacak kadar bir zaman mezarın baş ucunda oturur ve birileri Kur’an-ı Kerim’den;
Sûre-i Yasîn, Sure-i Mülk’ü, Sûre-i İhlâs’ı, Sûre-i Felâk’ı, Sûre-i Nâs’ı, ve Sûre-i Bakara’nın evvelinden beş ayet-i celileyi okur, cemaat da okuyanları dinler. Sonra da bundan doğacak sevabı, o ölü ile bütün Müslümanların ruhuna hediye ederler. Bu müstahsen hareketi müteakip telkın yapılır.
Telkın’ı yapacak salih bir kimse veya bu işin vazifelisi olan imam, kabrin başında ve yüzü ölünün yüzüne dönük bir şekilde telkını yapar. Şu kadar ki, ölüye yakın ve kıble cihetinde olması evlâdır.
Said bin Mansur, Semûre bin Habib ve Hakim bin Umeyy’den gelen bir rivayet şöyledir:
“Ölünün kabri düzeltildikten ve oradaki halk ayrılıp gittikten sonra imâmın telkın vermesi müstehaptır.”[Hâşiyetü’t-Tahtavî, s. 308 (Mısır/Bolak baskısı, H. 1318)]
***
Telkın’da Kadın-Erkek Farkı
Aşağıda görüleceği üzere, ölüler arasında hem cinsiyet farkları ve hem de isim farkları vardır. Biz bu durumu göz önüne alıp, izâfî olarak bir iki ismi örnek vereceğiz ve dört kategoride değerlendireceğiz ki, mesele daha rahat anlaşılabilsin.
1. Kendi isimleri ile birlikte annelerinin isimleri bilinen ölüler için;
a) Ölü erkek olursa: Yâ Ahmed ibn-i Zeynep!
b) Ölü kadın olursa: Yâ Hatice bint-i Meryem!
2. Annesinin ismi bilindiği halde kendi ismi bilinmeyen ölüler için;
a) Ölü erkek olursa: Yâ Abdellah ibn-i Zeynep! (İsmi bilinmeyen erkeğe Allah’ın kulu anlamına gelen Abdellah denir.)
b) Ölü kadın olursa: Yâ Emetallah bint-i Zeynep! (İsmi bilinmeyen kadına, Allah’ın kulu anlamına gelen Emetallah denir.)
3. Kendi isimleri bilindiği halde, annelerinin isimleri bilimeyen ölüler için;
a) Ölü erkek olursa: Yâ Ahmed ibn-i Havva! (Annelerinin isimleri bilinmeyen erkeklere yeryüzünün ilk kadını olan Havva validemize izafeten bu isim verilir.
b) Ölü kadın olursa: Yâ Hatice bint-i Havva! (Annelerinin isimleri bilinmeyen kadınlara da gene yeryüzünün ilk kadını olan Hz. Havva’ya izafeten bu isim verilir.
4. Kendi isimleri de, annelerinin isimleri de bilinmeyen ölüler için;
a) Ölü erkek olursa: Yâ Abdellah ibn-i Havva!
b) Ölü kadın olursa: Yâ Emetallah bint-i Havva! diye hitap edilir.
***
Telkın'da ölüye annesinin ismi ile hitap edilmesinin çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan birkaçını şöyle açıklayabiliriz:
a) Çocuğu doğuran, büyüten ve üzerinde anne şefkati ile titreyen bir varlık olduğu için…
b) Çocuğa sorumluluk çağına kadar hâmîlik (koruyup kollama) vazifesi yaptığı için…
c) Bütün uykularından, rahat ve huzurundan bu uğurda yaptığı fedakârlık için…
d) Ticaret, savaş ve mahkumiyet vb. sebeplerle baba, istemese de evini terk edebildiği halde, anne, evi beklemek mecburiyetinde kaldığı için...
e) Biz, çocuğun babasını ancak zahiren bildiğimiz halde; anne, gerçeğini bildiği için...
müstehap, münker, nekir, cenaze, akıllı, bâliğ, telkın, meşru, kadın erkek farkı, mürekkep icma',