İslâm’da uğursuzluk inancı yoktur…
Hocam biraz karışık biraz da uzunca bi sorum olacaktı: Köpeğin uluması, merkebin anırması, geceleri baykuşun ötmesi uğursuz mudur? Bazı günler temizlik yapmak, tırnak kesmek, çamaşır yıkamak da uğursuz sayılır mı? Bunların aslı astarı var mıdır? Vereceğiniz cevap için şimdidine tşkler..
Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.), Araplar tarafından “nass” gibi kabul edilen her türlü boş ve mânâsız alışkanlık ve inançlarla mücadele etti… İnsanları onlardan vazgeçirmeye çalıştı... Bir hadis-i şeriflerinde, “Hastalığın bir başkasına (Allah’ın takdiri olmaksızın) geçmesi, uğursuzluk, baykuş(un ötmesi), karındaki yılan diye birşey yoktur”[Müslim, Sahih, Selâm, 102; Buharî, Sahih, Tıb, 19] buyurmuşlardır. O zamanlar yaygın halde bulunan bu yanlış inançların aslının-esasının olmadığını bildirmişlerdir.
Keza, Cahiliye Arapları baykuşun ölünün ruhundan meydana geldiğine…İnsanın karnında bir yılanın bulunduğuna… Ve acıkınca insanı öldürdüğüne inanırlardı.
İşte, hadis-i şerifte bunların bir mânâ ve tesirinin bulunmadığı… Bir zarar ve faydasının da olmadığı bildirilmektedir.
***
Dünyanın muhtelif yerlerinde olduğu gibi maalesef ülkemizde de pek çok bölgede, yörede halk tarafından farklı ve değişik şeyler uğursuzluk alâmeti sayılmaktadır.
Meselâ köpeğin ulumasını… Merkebin anırmasını… Geceleri baykuşun ötmesini uğursuz sayan toplumlar olmuş… Bazı günler temizlik yapmayı… Tırnak kesmeyi ve çamaşır yıkamayı uğursuz gören bölgeler de bulunmuştur. Bunlar da hadiste zikredilen hususlara benzemektedir. Aslı astarı olmayan bâtıl/boş inançlardır.
***
Ayrıca bu uğursuzluk görüşleri ne ilimle, ne akılla-mantıkla ne de gerçekle bağdaşır şeyler değildir. Sadece kişinin bazı zaaflarına mağlûp olmasından ve o zaafın arkasından sürüklenerek vehmini doğrulamak için bahane aramasından ibarettir. Çünkü bir şeyi uğursuz saymakta, musibeti-belâyı beklemek vardır. Meselâ bacasına baykuş konan adam başına bir belâ geleceği zannına kapılır ve onu bekler... Allah korusun, burada ilâhî rahmetten ümidi kesme olduğu gibi, kadere imanın zayıflığı da ortaya çıkmaktadır.
***
Hasılı, birşeyi uğursuz sayarak ondan fayda ve zarar beklemek doğru değildir. Zira her türlü fayda ve zarar ancak Allah’ın takdiriyle meydana gelmektedir.
Bu lüzümsuz inançları hoş karşılamayan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “İslâmda teşe’üm yoktur, en hayırlısı tefeüldür”[Buharî, Sahih, Tıb, 43] buyurmuşlar… Böylece teşe’ümün, yani bazı şeylerin uğursuzluğuna inanmanın mânâsızlığını ifade ederek, uygun ve müsbet olanı da bildirmektedir.
Ebû Hüreyre’den (r.a.) gelen bir rivayete göre, “Nebî (s.a.v.) güzel tefe’ülden (hayra yormaktan) hoşlanır, bir şeyi uğursuz saymaktan hoşlanmazdı.”[İbn Mâce, Sünen, Tıb, 43]
“Tefe’ül” bir şeyi hayra yormak mânâsına gelmektedir. Tefe’ülün en güzel örneğini/misâlini Peygamber Efendimiz’de (s.a.v.) görmemiz mümkündür. Nitekim Hudeybiye sulhünde müşrikler, Müslümanları zor durumda bırakmışlardı!.. O sırada müşrikler tarafından anlaşma için Süheyl İbni Amr’ın başkanlığında bir heyetin gelmekte olduğu duyulunca, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) kolaylık ve yumuşaklık ifade eden “Süheyl” adıyla tefe’ül ederek ashabına (r.anhum), “Artık işimiz kolaylaştı” buyurmuştur.[Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, 12, 93]
Meseleyi özetlemek gerekirse; insanın bir işin hayır veya şer olup olmadığını, menfaat veya zararını kestiremediği, yapıp yapmamada tereddüt ettiği meselelerde, bazı şeyleri uğursuz sayarak ona göre hareket etmek yerine istişarede bulunması… Ehil kimselerin görüşünü alması tavsiye edilmiştir.
Ayrıca hadis-i şeriflerde geçen istihâre namazı ve duâsı da sünnettir, bunu da yapabilir. İstihâre, müşkül durumlarda ruha ferahlık veren Nebevî ve İlahî bir çaredir.
teşe'üm, tefe'ül, köpeğin uluması, merkebin anırması, geceleri baykuşun ötmesi uğursuz mudur? Bazı günler temizlik yapmak, tırnak kesmek, çamaşır yıkamak,