Yabancı ülke vatandaşlığı meselesi…
Hocam yurtdışında bulunuyoruz, çalıştığımız ülkenin vatandaşlığına girebilmemiz için o ülkenin kanunlarına, kraliçesine ya da devletine sadakat göstereceğimize dair hem sözlü hem de yazılı olarak yemin etmemiz isteniyor, böyle bir sözleşme imzalamazsak o ülkenin vatandaşlığına geçemiyoruz, sadece bize kendi pasaportumuzla orada kalabilmek için oturma izni veriyorlar.. Müslümanlar arasında ise, yemin edenin kafir olacağı gibi, iddialar var. Güya bunları dost edinmiş oluyor muşuz, ayetlerle deli getiriyorlar. Bu konuya açıklık getirebilirseniz seviniriz
Öncelikle İslam dini açısından neyin yemin olup olmadığını hatırlamamız herhalde yerinde olur. Allah adının dışında yapılan yeminler bir defa yemin hükmünde olmaz. Ayrıca bulunduğunuz ülkenin dışındaki yerlerde yapılan yeminleri düşünün… Hemen hepsi üç aşağı beş yukarı aynı kategoride değil mi? Tabii bu durum meselenin bir yönü…
Ayetlerden delil meselesine gelince… Buyuruyor ki Mevlamız:
“Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kafirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır.” [Ali İmran suresi, 28]
Yani Müslümanlar, müminleri bırakıp da kâfirleri-müşrikleri-münafıkları kendilerine dost edinmesinler.
Mü’minler iman hasletine küfür hasletini karıştıracak, mü’minlere şimdiki zamanda veya gelecekte zararı dokunacak, İslâm'a zarar verecek ve ters düşecek bir sûrette kâfirlerle dostluk ilişkilerine girmesin.
Sevgisini-muhabbetini ve buğzunu-kinini hep Allah için yapsın.
Bu âyetin nüzuliyle ilgili olarak dört sebep nakledilmiştir. Hemen hepsi de yapmaya çalıştığımız açıklama öynünde Yahudiler, müşrikler ve münafırlarla ilgili ilişkiler-dostluklar hususunda uyarılardır.
Siz o sözleşmeyi imzalayıp o ülke vatandaşı olmakla, mü’minlerin dostluğunu bırakıp kâfirlerin velayetine geçmiş olmuyorsunuz ki… Ayrıca yaptığınız bu anlaşma, sizin için bir koruma sağlamaktadır. Çok da akıllıca bir tavırdır-tutumdur.
Allah Teala kâfirlerin velayetini/dostluğunu kabul etme meselesine şöyle açıklık getirmektedir:
“Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine suresi, 8-9]
O ülke idaresi sizin dininize karışmıyor, yürürlükte olan hukuk sistemi inancınızı yaşamanıza müsaade ediyorsa, yaptığınız bu işin İslami açıdan ne gibi bir mahzuru olabilir?
Ayrıca siz mü’minleri bırakıp gayrimüslimleri dost ediniyor değilsiniz. Dolayısıyla ortaya konulan iddialar yersizdir.
Ancak bulunduğunuz ülke dininizi hafife alıyor ve inancınızı-amelinizi-ahlakınızı alay ve oyun konusu yapıyorlarsa, o devletin-sistemin vatandaşlığına giremezsiniz. Bu yüce kitabımızın ikazına-hükmüne aykırı olur. Nitekim Rabbimiz (c.c.) buyuruyor ki:
“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden (Hıristiyan ve Yahudilerden) dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kafirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz.” [Maide suresi, 57]
Yabancı ülke vatandaşlığı meselesi, Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil,