Sorular | Soru sor

Kaf Dağı

Selamün aleyküm hocam. Bazı rivayetlerde Kaf dağından bahsediliyor.. Din alimleri de Kaf dağı hakkında görüşlerini bildirmişlerdir herhalde.. Acaba Kaf dağı var mı, varsa nerdedir? Şimdiden teşekkürler. Allah sizden razı olsun...

Bilindiği gibi "Kaf" harfi, Kur’an Elifba’sının 21’inci harfi olarak yazılmaktadır.
Kaf Dağı’nın var olup olmadığı meselesi de, Kaf sûresinin ilk âyetinin tefsirlerinde yer almaktadır.

Kaf Dağı’yla ilgili bir başka figür de Arapların “Anka”, İranlıların “Simurg”, Türklerin “Zümrüdü anka” diye adlandırdıkları kuştur. Bu kuşun, dağın tepesinde köşke benzer bir yuvada yaşadığı, insanlar gibi düşünüp konuştuğu, çok geniş bir bilgi ve hünere sahip olduğu, kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yaptığı ileri sürülmektedir. [İslâm Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı , 24, 144-145]

Kaf suresinin başındaki “Kaf” harfi, asıl mânâsı ancak Allah ve Rasûlü ve Onun bildirdikleri tarafından bilinen hurûf-i mukattaalardan (kesik harflerden) birisidir. Bütün hurûf-i mukattaalarda olduğu gibi, müfessirler "Kaf” üzerinde de çeşitli tefsirlerde bulunmuşlardır. Bu hususta, zamanımız müfessirlerinden birkaçının açıklamalarına baktığımızda, âlimlerimizce meselenin üzerinde ne nisbette, hangi seviyede durulduğunu bir nebze olsun görebiliriz.

Ömer Nasuhi Bilmen merhum şu izahı getirir:

"İkrime ve Dahhak'a (rahımehumallah) göre bu ‘Kaf’, yeryüzünü her taraftan muhit olan (kuşatan) yeşil ve zümrütten müteşekkil bulunan pek muazzam bir dağın ismidir,…Gökteki yeşil renk bundan husule gelmektedir. Vakıa Cenab-ı Hak öyle bir dağı yaratmaya da, âmenna kadirdir; fakat onu yaratmış olduğu sabit değildir. Küre-i arzın her tarafında gezip dolaşanlar vardır, öyle bir dağa tesadüf edilmemiştir. Bunun mevcudiyeti şehadet-i hissiye ile sabit değildir. Maamafih bu dağ, dünya etrafındaki bahr-i muhiti (okyanusu) kaplayan bir küre-i nesîmiden (hava küresi) ibaret olmalıdır, diye te'vil edenler de vardır. Velhasıl, hepsi de kudret-i İlâhiyeye nazaran mümkündür. Biz, bu hususta kâfi bir delil bulunmadıkça bunu ilm-i İlâhiye havale ederiz. İhtiyata muvafık olan da budur." [Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe Meâl-i Âlisi ve Tefsiri, 7, 3462-3]

***

Meseleye müfessir Âlûsî'nin (rh.) izahlarına yer vererek başlayan Elmalılı Hamdi Yazır merhum ise özetle şöyle der:

Karafî (rh.), Kaf Dağı’nın var olmadığını söylemiş ve buna delil olarak da "Delili olmayan şeye inanmak caiz değildir" demiştir.

İbni Hacer-i Heytemî (rh.) ise, diğer rivayetleri ileri sürerek ona itirazlarda bulunmuştur. Ben de Karafi'nin dediği gibi, his şehadetiyle Kaf Dağı’nın bulunmadığını kabul ediyorum. Çünkü dünyanın her tarafını kaç defalar katettiler, öyle bir şeyi görmediler.

Elmalılı'nın kendisi de şu açıklamayı getirir: Bizce insaf, rivayetleri tekzip etmek değil, bir tevcihi/görüşü sahih bulmaktadır. Gerçi bu hususta Peygamber Efendimize (s.a.v.) kadar ulaşan bir hadis yoktur, fakat bir kısım ulemanın kanaatlerini gösteren yaygın bir telâkki vardır. İbni Cerir ve İbni Münzir'in rivayetlerine göre, İbni Abbas (r.anhum) şöyle demiştir:

"Allah Teâlâ bu arzın arkasından onu kuşatan bir deniz, onun arkasında bir dağ yaratmıştır, ona Kaf denir. Dünya seması onun üzerine sarkmaktadır..."

Demek ki, "Kaf" yerküreyi kaplayan okyanusu kuşatmıştır. Bu ifadeye göre Kaf Dağı denilen şey küre-i nesîm olmuştur. Zira biz biliyoruz ki, Arzı etrafında kaplayan bir okyanus vardır. Okyanusu da küre-i nesîm kaplamıştır. Ve dünya semasının etekleri bu küre-i nesîm üzerindedir. Bizim gök tabir ettiğimiz "zümrüt" gibi "göklük" buradan gelmektedir. İbni Münzir'in, Ebu'ş-Şeyh'in, Hâkim'in, İbni Merduye'nin Abdullah bin Büreyde'den (rahmutullahi aleyhim) rivayetlerinde, "Kaf, dünyayı kuşatan zümrütten bir dağdır ki, semânın etekleri onun üzerindedir" diye ifade edilmesi de güzel bir teşbihtir ve bu rengi teyit eder. Buna dağ denilmesi de, yuvarlak olmasıyla ufuk üzerinde yükselmesi ve azameti… yahut bir kaynak ve mahzen olması ciheti olmak gerektir. Bununla beraber İbni Ebiddünya'nın ve Ebuşşeyh'in tahriçlerinde, Kaf yalnız dünyayı değil, âlemi kuşatan bir şey olduğu ifade edilmiş ve damarlarının dünyanın içine kadar indiği ve zelzeleler onun damarlarının hareketinden meydana geldiği söylenmiştir.

Kaf Dağı rivayetleri Peygamber Efendimize (s.a.v.) isnat ettirilmemiş bulunduğu için, bunu eski zamanlarda çok yayılmış bir nazariye kabilinden telakki etmekte hiçbir mahzur yoktur. [Hak Dini Kur'ân Dili, 6, 4494-5]

***

Meseleyi özetlemek gerekirse Elmalı’lı merhum demek istiyor ki; Kaf Dağı hayali bir dağdır. Bunun böyle olduğunu düşünmekte ve inanmakta bir sakınca yoktur.

Bununla birlikte kimileri de, Kaf Dağı’nın Kafkas Dağı olduğunu söylemişlerdir.

Ayrıca ‘Kaf’tan Kaf’a hükmetmek’ tabiri dikkate alınacak olursa, bunun sınır manasında kullanılması da akla gelebilir.

Dilerseniz biz de bu husustaki sözlerimizi Yunus Emre’nin şu güzel beytiyle noktalayalım:

Kaf dağından bir taşı, şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü, yüze kaldı yüzümü


Kaf Dağı, ‘Kaf’tan Kaf’a hükmetmek’, sınır, Kaf Dağı rivayetleri Peygamber Efendimize (s.a.v.) isnat ettirilmemiş bulunduğu için bunu eski zaman, Hak Dini Kur'ân Dili, 6, 4494-5,

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla

MollaCami.Com