Hanımlar abdestte başörtüsüne meshedebilir mi?
Abdest alırken hanımlar, başlarını eşarpın üzerinden mesh edilebilir mi?
Yoksa mutlaka eşarpı çıkartmak ve başlarına meshetmek zorunda mıdırlar?
Tabii başı meshetmek, abdestin dört farzından biri olduğuna göre, mesele cidden hassas ve dikkat edilmesi gereken bir husus.
O bakımdan konuyu, "Hanımların Başörtüsü Üzerine Meshi Problemi" diye adlandırabiliriz.
Meşgul olanların bileceği üzere, İslâm fıkhına dair kaynakları tetkik ettiğimizde, bu mevzuda fazla bir bilginin bulunmadığını görürüz. Meseleyle ilgili bilgiler es-Serahsî’nin (ö.483/ l090) meşhur eseri el-Mebsut ile İbn Kudame'nin (ö.620/l223) el-Muğni'sinde özet olarak mevcuttur.
Hanefî âlimleri, sarık üzerine meshi caiz görmedikleri gibi, kadınların başörtülerine meshetmelerine de cevaz vermemektedir. Bu görüşlerini ise, Hz. Aişe (r.anha) kanalıyla rivayet edilen bir habere/hadise dayandırmaktadırlar. Bu rivayette Hz. Aişe validemiz elini başörtüsünün altına sokup başını meshetmiş ve demiştir ki:
“Rasûlullah (s.a.v.) bana böyle yapmamı emretti."
Hanefî müçtehitler, bu tatbikatı gözönünde bulundurmak suretiyle, her ne kadar başörtüsü üzerine meshetlmenin caiz olmayacağını söylüyorlarsa da, bu mevzuda katı bir tutum da sergilememişlerdir. Onlara göre bir kadın başörtüsüne meshedecek olursa, ıslaklık başa nüfuz etmelidir. Ta ki başın dörtte biri ıslanmış olsun. [es-Serahsî, el-Mebsut, I, 101]
Görüldüğü üzere Hanefîler, başörtüsü çıkarılmadan onun üzerine meshedilmesini göz önünde bulundurmak suretiyle, zaruret halinde bu noktada musamaha göstermişlerdir.
Hanbelî mezhebinin ileri gelen VI. ve VII. asır âlimlerinden İbn Kudame el-Muğnî adlı eserinde, kadınların başörtülerine meshetmeleri mevzuunda iki görüşün bulunduğunu anlatıyor:
1. İbn Münzir'e (ö.h.242/m.856) göre, kadınların başörtülerine meshetmeleri caizdir. Zira Rasûlullah’ın (s.a.v.) hanımı Ümmü Seleme (r.anha) validemiz başörtüsüne meshederdi. [İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, I, 22]
2. İkinci görüşe göre kadınların başörtülerine meshetmeleri caiz değildir. Zira İmam Ahmed b. Hanbel'e kadınların başörtülerine nasıl meshedecekleri sorulduğunda, o şöyle cevap vermiştir:
"Başörtüsünün üstünden değil, altından meshederler".
Nitekim bu mevzuda Nâfi, Mâlik, Şâfiî, Hammad b. Ebî Süleyman, Evzâî ve Said b. Abdilaziz (rahımehumullah) başı korumak için sarılan şey üzerine bilittifak meshin caiz olmadığı görüşünü paylaşmışlardır.[İbn Kudame, el-Muğnî, I, 305]
Adları geçen bu âlimlerden İmam Mâlik (rh.), başörtüsüne meshedilemeyeceğini ifade etmekte ve başörtüsüne mesheden kadının namazını ve abdestini iade etmesi gerektiğini söylemektedir.
O, Hz. Aişe'nin (r.anha) abdest aldığında elini örtüsünün altına koyup saçını meshettiği rivayetini İbn Vehb’den delil olarak getirmektedir. [Malik b. Enes, el-Müdevvenetü'I-Kübra, I, 16]
Hanefîler ve Mâlikîler bu mevzuda Kur'an nassına bağlı kalmayı tercih ettiklerinden dolayı, nassa uygun ve onu te'yid eden / destekleyen rivayetleri almayı tercih etmişlerdir. Hz. Aişe'den (r.anha) nakledilen haberi delil olarak aldıkları hâlde, Ümmü Seleme'den (r.anha) gelen habere iltifat etmediklerini görüyoruz. O haberle, İbn Münzir'in dışında, daha çok İbn Teymiye ve avanesi meşgul olmuşlardır. Günümüzde de Mustafa İslamoğlu ve şürekâsı... Keşke bir de bunlar, konuşurken ortaya attıkları meselelerin-hükümlerin kime ve hangi mezhebe ait olduğunu da söylemeyi ihmâl etmeseler!..
***
Ayrıca şu hususun da dikkatten uzak tutulmaması gerektiğini düşünüyoruz:
Günümüz Müslümanları, başörtüsüyle bunca alakadar olurken, hanımlar nâ-müsait şartlarda başlarını nasıl meshedecekler meselesini tartışırken, acaba kollarını açmadan nasıl yıkayabileceklerini hiç akıllarına getirdiler mi?! Hiç rastlamadım da...
O bakımdan meseleleri illa da çıkmaza sokmak yerine, meşrû sınırlar içerisinde çıkar yolları bulmaya çalışmak, her halde dinî hükümleri zorlamaktan önde gelmesi gerekir.
Yolda-belde, bağda-bahçede, dağda-bayırda, tarlada, tenha yerlerde hanımlarımız yalnız olmayacağına-olamayacağına göre, yanlarında mutlaka mahremleri, mahremleri değilse de kendi cinslerinden arkadaşları da var demektir. Olmusuz şartlar altında onlardan, kendilerini setretmelerini isteyebilirler, hatta istemeleri gerekir. Bundan makul ne olabilir?
***
Meseleyi özetlemek gerekirse;
Şüphe ve tereddütlere meydan vermemek, doğru olanı, efdal bulunanı işlemek için mesih, sarığa ve başörtüsüne değil, mutlaka başa yapılmalıdır.