İslâm'da Hayvan Hakları
İslâm'da hayvan haklarıyla ilgili ne gibi esaslar/düsturlar/ilkeler vardır? Kısacası İslâm'ın-Müslümanın hayvanlar hakkındaki tutumu ne olmalıdır?
Cenâb-ı Hak buyuruyor k:
"Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
"Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
"Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?" [Yâsîn suresi, 71-73]
“Hayvanlardan yük taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları yaratan O (Allah celle celâluhu)dur …” (En’âm suresi, 142)
***
Server-i âlem Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz de şöyle buyurdular:
“Hayvanlarınıza, onları yormadan güzelce binin. (Kullanmadığınız zaman da) güzel bir şekilde bırakıp istirahat ettirin! Onları, yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin; (sırtlarında durup sohbet-muhabbet etmeyin). Nice binilen hayvan vardır ki, sırtına binenden daha hayırlıdır; Allah Tebâreke ve Teâlâ’yı ondan daha çok zikretmektedir.” [Ahmed, Müsned, III, 439]
***
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bir gün Ensâr’dan (r.anhüm) bir birinin bahçesine uğramıştı... Orada bulunan bir deve, Rasûlullah Efendimiz’i görünce inledi... Gözlerinden yaşlar aktı! Efendimiz (s.a.v.), devenin yanına gitti; kulaklarının arkasını şefkatle okşadı... Deve sâkinleşti. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v.),
“– Bu deve kimindir?” diye sordu.
Medîneli bir delikanlı yaklaştı ve;
“– Bu deve benimdir ey Allâh’ın Rasûlü!” dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“– Sana lûtfettiği şu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun?! O senin, kendisini aç bıraktığını ve çok yorduğunu bana şikâyet ediyor.” buyurdu. [Ebû Dâvûd, Cihâd, 44/2549]
***
Demek ki her alanda olduğu gibi "hayvan hakları" mevzuunda da zirve nokta diyebileceğimiz hassasiyet, dikkat ve rikkat gene yüce dinimiz İslâm'da... Yeter ki bizler o uyarılara kulak verip gönül inceliğiyle uygulayabilelim!
Ayrıca İslâm, öyle "insan hakları" nidalarıyla yeri-göğü inleten fakat "hayvan hakları"na verdiği değeri bile, "kendinden olmayan insanlar"a asla tanımayan Batı gibi iki yüzlü/çifte standartlı da değildir. Kaldı ki "hayvan hakları" mevzuunda mangalda kül bırakmayan "vahşi Batı"nın, yine işine geldiğinde, onlar hakkında da nasıl vaşileştiğini gözlerimiz yaşararak, gönüllerimiz burkularak görüyor, müdahale imkânımız olmadığı için de, maalesef seyretmek durumunda kalıyoruz.
Hâsılı; İslâm, sadece belli hususlarda değil, her konuda doruk noktadadır. Böyle olması da gayet tabiidir. Çünkü Hak dindir. Düsturları-kanunları kıyamete kadar bakidir, süreklidir, geçerlidir. En doğru, en güzel, en isabetli "kâideler", bu dinin getirdiği kurallardır. Başka türlüsünü düşünmek bile abes! Yeter ki anlamasını, kavramasını, idrak edip şuurla hayatımıza uygulamasını bilelim.
Hayvan hakları, insan hakları, vahşî batı, iki yüzlü, çifte standart,