“Boşarım” demekle kadın boş olur mu?
Selamun aleyküm hocam. Kocam her kızdığında 'seni boşarım' diyerek beni korkutmak istiyor. Veya şunu yapalım edelim, sen de şöyle şöyle söz ver, ondan sonra belki boşarım, diyor. Bu durumda nikaha bir zarar geliyor mu? Böyle sıkça tekrarlanan 'boşama' sözleriyle bir boşama gerçekleşmiş olur mu? Allah razi olsun.
Ve aleyküm Selam…
Değerli kardeşim;
“Boşarım” demekle yani boşama tehdidiyle boşama gerçekleşmez; kadın, boş olmaz. Çünkü, bu söz, istikbâle/geleceğe aittir… Ve şek (şüphe) ile talâk tahakkuk etmez. İmam Serahsî’nin (rh.) Muhıyt’inde de böyledir.
Bir kimse, karısına, Arapca olarak, “Utalliku: Boşarım” dese, yine kadın boş olmaz.
Ancak bu fiil, şimdiki zamanı İfâde etmek için, yaygın olarak, kullanılıyorsa; bu durumda, talâk vâki olur. Yani, adamın karısı boş olur.
Boşama ancak mâzi/geçmiş zaman sîgasiyle (kipiyle), yani “boşadım” kelimesi ve bu manayı kastetiği bir kinyevi sözle boşadığını ifade ettikten sonra söz konusu olur.
Fakat, aile sorumluluğu taşıyan aklı başında bir Müslüman, boşama kelimesini korkutmak ve uyarmak niyetiyle de olsa asla kullanmamalı… Bu kelimeyi ağzına alma alışkanlığından kesinlikle kaçınmalıdır.
Boşama kelimesi, tabiri caizse tahrip gücü yüksek bir bomba gibidir. Patlatıldığı yerde hem patlatanı, hem de ailenin diğer fertlerini enkaz altında bırakır...
Bu yüzden büyüklerimiz: Yılandan, akrepten kaçar gibi boşama kelimesinden korkup kaçmak gerekir, demişlerdir.
O bakımdan aklı başında bir aile reisi, bunun, her öfkelenmede söylenebilecek bir korkutma kelimesi olmadığının şuurunda olmalıdır.
Çünkü bu kelimenin 'bilmiyordum' gibi bir mazereti de yoktur. Şakası dahi ciddi sayılır, geçerlilik arz eder.
Kelimenin böylesine tehlikesinden dolayıdır ki, Rabb'imizin en sevmediği helal, işte budur, yani boşama… Bunu da Efendimiz (s.a.v.) bütün aile reislerine şu cümle ile duyurmuştur: “Ebğadu’l-halâl, helâlın en mebğûz olan kısmı, Allah Teàlâ'nın en sevmediği helâl, et-talâku: boşamaktır." [İbn Mâce, Nikâh 1; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, VII, 322; Hakim, Müstedrek, II, 196] Boşamak helâl. Helâl olmakla beraber AllahTeàlâ hiç sevmiyor. Ayrılık iyi bir şey değil.
Demek ki, tüm ihtimaller denenip çarelere başvurulduktan sonra, ümidin kesilmesi neticesinde ancak söylenmesi helal olabilecek bu kelimeyi Rabb'imiz (c.c.), şartları oluşmadan rastgele öfkelenmelerde kullanan bir mü’mini sevmiyor, rahmetinden mahrum edeceğini de böylece sorumsuz kimselere hatırlatmış oluyor...
Kaldı ki, bu sözlü boşamayla resmî nikâh da bitmiyor, devam ediyor. Kanunî bir ayrılık da söz konusu olamıyor. Yani içinden çıkılmaz bir durum da meydana gelmiş oluyor böylece.
En doğrusu, tahrip gücü yüksek bu bomba, ağız alışkanlığıyla asla kullanılmamalı; meydana getireceği enkazın altında kullanan sorumsuzun kendisinin de kalacağı bilinmelidir...
***
Meselenin beyle ilgili yanı böyle görünmektedir...
Bir de beyi böylesine yıkıcı kelimeyi kullanmaya tahrik eden hanım tarafı olmalıdır...
Şayet hanımefendi de ağzına gelen her şeyi söylemekten çekinmeyen sert tavırlı biri ise, beyini böylesine tehlikeli kelimeyi kullanmaya sanki mecbur ediyorsa, elbette bu defa da hanımın kifayetsizlik ve kültürsüzlüğü öne çıkmakta… Bilgili ve anlayışlı hanımefendilerde görülen sabır ve olgunluktan mahrum bir tahrikçi eş söz konusu olmakta… Böylece hayırlı bir hanım örneği verilemediği de akla gelmektedir.
Hayırlı bir hanım nasıl olmalı/olmaya çaba göstermelidir?
İyi bir hanım, beyine huzur ve mutluluk telkin eden hanımdır!..
Hayırsız bir hanım da beyine huzursuzluk, mutsuzluk telkin eden, söylenmeyecek sözleri söylemeye mecbur eden hanımdır.
Şayet durum böyle ise hanımefendinin biraz düşünmesi, beyini böylesine yuva yıkıcı kelimeleri söylemeye iten tahrikçi söz ve davranışlardan mutlaka uzak durması gerekmektedir. Yoksa kendim ettim, kendim buldum pişmanlığına düşebilir. Ama bu pişmanlığın hiç faydası olmaz.
***
Bu durumda meseleyi her iki taraf için de şöyle bağlayabiliriz:
Hanımefendi, beyini aile bağını koparacak kelimeleri söylemeye itecek sertliklerden mutlaka kaçınmalı, beyine huzur ve mutluluk veren hayırlı kadın örneği vermelidir. Bey de her öfkelenmede yuvayı yıkacak sözleri telaffuz etme sorumsuzluğundan kaçınmalı, ağzından çıkanın ne manaya geldiğini bilen anlayışlı bir aile reisi durumuna girmelidir...
Yoksa her ikisi de ortaklaşa yıktıkları yuvanın enkazı altında kalma pişmanlığı yaşayabilirler. Ama bu pişmanlığın kendilerine hiç faydası olmaz.
Talâk, tehdit, “Boşarım” demekle kadın boş olur mu, şek, tahakkuk, istikbâl, mâzî,