Tasavvufta “nazar”
Hocam; tasavvuf dilinde nazar ne demektir, şeyhlerin-mürşidlerin-evliyanın müridlerine nazarı nasıl olur, faydası nedir? Tşk. Ederim. AEO
Tasavvuf lisânında “nazar”; Allah dostlarının, şeyhlerin-mürşidlerin müridlerine, sülûk ehline (manevi yolda ilerleyen dervişlere) bakışı demektir. Bu bakış, müntesiplerin ruhlarına tesir ederek onlara yeni bir kıvam/şekil verir… Kalplerini ve diğer letâifini İlahî nurla-feyizle doldurur, ruhlarını olgunlaştırır.
Onların bu nazarlarının, terbiye edici/eğitici ve yetiştirici bir özelliği olduğu için, “Mürşidler-Allah dostları”, müridlerini, kaplumbağanın yavrularını yetiştirmeleri gibi nazarla yetiştirirler” denilmiştir. [Sülemî, Ebû Abdurrahman, Tabakatü’s-Sôfiyye, Kahire, 1949, s. 169, 328]
***
“Nazar-ı Hakkânî” tabiri de, şeyh'in nazarı ile mürid’in aşk ve cezbeye tutularak fenâ’ya ermesi (fenâ fillâh makamına çıkması) demektir.
“Sôfilerin sohbeti gibi nazarları da feyz kaynağıdır. Zira onların nazarı, ayn-ı nazar-ı Hak’tır (Cenab-ı Hakk’ın nazarının aynısıdır). [Nurullah Bahâî, Risâle-i Bahaiyye, İstanbul, 1328, s. 24]
***
Yunus Emremiz de şunları söylüyor bu mevzuda…
Etse tecelli eğer, vuslata erişe er
Kâfire kılsa nazar, mazhar-ı iman olur
Bir kuru ağaç idim, yol üzere düşmüş idim
Er bana nazar kıldı, taze civan oldum hey
*
Erenlerin nazarı toprağı güher eyler
Erenler kademinde toprak olasım gelir
Mevlânâ Hudâvendigâr bize nazar kılalı
Onun göklü nazarı gönlümüz aynasıdır
[Ahmed Rif’at, Mir’âtu’l-Makâsıd, İstanbul, 1293, s. 96]
***
Dilerseniz, sadedinde olduğumuz mefhumla/kavramla ilgili son sözü, hicrî ikinci bin yılın müceddidi, Naknibendî tarikatı Müceddidîn kolunun 23’üncü halkası olan İmam-ı Rabbani Ahmed el-Fârukî es-Serhendî (k.s.) hazretlerine bırakalım:
"Nakşibendî tarikatı büyüklerinin sözleri, kalp hastalıklarının ilacıdır, (bâtınî marazlara devâdır). Mübârek nazarları, mânevî dertlere şifâdır. Onların kıymetli teveccühleri sâlikleri dünya ve ahiret alakasından/ilgisinden kurtarır. Şânı/değeri yüce himmetleri, üstün gayretleri müridleri mânen yükseltir. İmkân mertebesinin çukurundan, vücub mertebesinin zirvesine kavuşturur." [el-Mektubat, 1, 168]
sâlik, Tasavvufta “Nazar”, şeyhler, mürşidler, müridler, kalp hastalıkları, dert, deva, gayret, himmet, imkân, vücub,