Sümer, Babil, Tevrat, Kuran-ı Kerim
Selamunaleykum,
iyisinizdir Insa´Allah. Benim bir sorum olacakti: bu simdiki zamanlarda Nuh Tufan internete yazdinmi karsiniza Sümerle cikar. Ve degisik yazilarda yahudilerin babildeki tutuklulugu ve göya babildeki efsanelerden etkilenip yahudilerin Tevratin tekvin bölümünü yazdiklarini dolaysiyla Nuh tufanini ve yaratilis oradanda hasa Kuran-i Kerime gectigi. Yani Dinlerin bir evrim gecirdigi filan. Tabiiki her asirda Peygamberler gelmistir ama Tevrattan daha eski bir semavi yazi olmadigindan ve sümercenin tevrattan daha eski oldugu icin zahirde sümerceden alindigi söyleniyor. Bu gibi söylentileri nasil cüretebiliriz? Tevratin tekvin bölümünün babilllilerden (efsane/kültür) etkilenerek babilde yazildigi kaniti varmidir? Hatta ehli kitab bile tekvin bölümünün babil esaretinde yazildigini kabul ediyorlar. Bu babillilerden alindigi demekmidir? Biraz arstiriyorum ama cikmaz sokaga cikiyor...
Allah sizi ve sizin gibilerini muhafaza etsin. Vesselam, Kemal
Ve aleyküm selam…
Teşekkür ederim; sağlığınıza ve hayır-dualarınıza mukabil duacıyım.
Değerli kardeşim;
Okuduklarınızın saçmalığını zaten siz de ifade etmişsiniz. Hal böyle olunca yapılacak en doğru iş; aslî kaynağımız olan Kitab’ımıza, onun tefsirlere, tefsiri mahiyetinde olan Sünnet’e/siyere müracaat etmektir. Dolayısiyle geliniz, bildiklerimizi tazelemek, bilmediklerimizi öğrenmek babından Rabbimizin kelâmına/Kur’an-ı Kerim’e kulak verelim. Buyuruyok ki Hâlkı-ı zû’l-Celâl ve’l-Kemâl hazretleri:
12. وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا ۖ وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ ۖ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ
13. فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
14. وَمِنَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّا نَصَارَىٰ أَخَذْنَا مِيثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاءَ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ ۚ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللَّهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ
15. يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ ۚ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ
16. يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
17. لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ الْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَأُمَّهُ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ۗ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۚ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
18. وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَىٰ نَحْنُ أَبْنَاءُ اللَّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ ۚ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ ۖ بَلْ أَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ ۚ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ ۚ وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ
19. يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَىٰ فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشِيرٍ وَلَا نَذِيرٍ ۖ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Meal ve kısa açıklamalır:
“12. Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmışolur.
Açıklama: Allah Teala İsrailoğullarını Firavun’dan kurtarınca, Hz. Musa (a.s.) vasıtasıyla onları Kudüs’e yöneltmiş, orasını kendilerine vatan kıldığını bildirmiş, orada hüküm süren Ken’ânîlerle mücadele etmelerini emretmiş, kendilerinden söz almış ve her kabileden bir kişi olmak üzere 12 önemli kişiyi de bu sözleşmeye kefil kılmıştı. Topluluk Kudüs’e yaklaşınca, Hz. Musa bu 12 kişiyi keşif için göndermiş; ancak gördüklerini halka açıklamamalarını tenbih etmişti. Keşifçiler döndükleri zaman, aralarından ikisi müstesna, diğerleri Kudüstekilerin güçlü ve hazırlıklı olduklarından bahsedip, halkı korkuttu; böylece verdikleri sözü bozdular!
13. Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkamın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.
Açıklama: Tevrat, yalnızca bir nüsha idi… Kimsenin ezberinde de tamamı mevcut değildi. İsrailoğulları Babillilere esir düşünce, Tevrat nüshası kayboldu. Yıllarca sonra esaretten kurtulunca, hatırda kalan bazı kısımlar/bölümler yazıldı. Bugün elde bulunan Tevrat da, bu eksik bölümler ile kısmen Hz. Musa’nın (a.s.) hayatı yazılıdır.
14. "Biz Hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.
Açıklama: İlk Hıristiyanlar da Yahidilerin amansız takipleri ve işkenceleri karşısında darmadağınık yaşamışlar… Allah (c.c.) tarafından Hz. İsa’ya (a.s.) vahyedilen İncil’i muhafaza edemeyip kaybetmişlerdi.
Miladî üçüncü asrın başlarında Roma imparatoru Kostantin’in Hıristiyanlığa meyletmesinden sonra rahatlayan Hıristiyanlar, mukaddes kitaplarını yazmaya teşebbüs etmişler… Bunun neticesinde de ortaya, birbirini tutmaz yüzlerce İncil çıkmıştır.
Hz. İsa’nın (a.s.) yolundan çıkan, Allah Teala’ya verdikleri sözde durmayan Hıristiyanlar, böylece ihtilâfa düşmüşler; asırlarca birbiriyle didişmişlerdir!
15. Ey ehl-i kitap ! Rasûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.
16 - Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder.
17- Muhakkak ki; "Allah, ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. (Onlara) de ki: " Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah, her şeye kadirdir.
18- Yahudiler ve Hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.
19- Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Rasûlümüz geldi, gerçekleri açıklıyor ki, (yarın kıyamet gününde): "Bize bir beşîr ve nezîr / müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte beşîr ve nezîr geldi. Allah, her şeye kadirdir. “ [Maide suresi, 12-19; Daha geniş bilgi için, Tefsirlerin ilgili ayet tefsirlerine ve Siyerle alakalı eserlere bkz.]
Tevrat, Hıristiyanlar, Yahudiler, beşir, Babil, Kuran-ı Kerim, efsane, Sümer, Kudüs, Ken'ânîler, kültür, nezîr, söz almıştı,