Mahyalar
Selamün aleyküm hocam, bu gün Emre Aköz'ün yazısını okudun mu?
Mahyalarla ilgili yazısı mantıklı mı, yoksa saçmalamış mı?
Yorumlarsan istifade ederiz. Selamlarlarımla… (İsmi mahfuz bir okuyucu)
Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim;
Adı geçen şahsın yazılarını devamlı olmasa da zaman-zaman okurum. Ama bugünkü yazısına bakmamıştım, sizin mesajınızdan sonra okudum. Basındaki okunabilir şahsiyetlerden, yazdıklarında akıl-mantık, doğruluk, bilgi ve fikir kırıntıları buluabilen yazarlarımızdandır malum. Öbür yönleri bizi pek fazlaca alakadar etmez elbette. Merak edenler için yazısının linki: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2012/08/02/mahyalara-ne-yazmali
Bugünkü yazısında, öncelikle Yahudi arkadaşından hayli etkilendiği anlaşılıyor. Olsun. Etki olumlu yönde. Bari bizim toplumumuzdaki, ne bulursa hiç düşünmeden, araştırıp soruşturmadan yiyip içen tiplere de örnek olur belki hassasiyet noktasında…
Değerlendirmeler de noksan olmakla birlikte, doğru. Okuyanlar bilir; akaid-kelâm ilmine göre dinimizde emirler, “taabbudî” ve “ta’lîlî” olmak üzere ikiye ayrılır. Taabbudî olanlarda "neden-niçin" aranmaz/aranamaz-sorulamaz. Ta’lîlî olanlarda ise, sebepler-hikmetler-maslahatlar-faydalar araştırılabilir, “neden-niçin”lere cevaplar bulunabilir. Tabii bu ayrı bir bahis. Ondan da bu alanda bu kadar incelik, derinlemesine bilgi ve açıklama bekleyemeyiz elbette...
***
Mahya mevzuuna gelince…
O noktada da haklı olduğu yönler var ve yukardaki açıklamalarıyla da bağlantılı… Elbette ki dinimizin bütün nassları/hükümleri, emir/nehiy ve tavsiyeleri zaman ve zemin gözetmeden ortaya konulup dile getirilmemeli… Yerine ve zamanına göre yazılıp konuşulmalı. Atalarımızın “Taş yerinde ağırdır” dedikleri gibi, neyi nerede ne zaman söylememiz gerekitiğini iyi hesap etmeliyiz. Yoksa fayda yerine bir takım sıkıntılara sebep oluruz da, yok yere bir de onlarla uğraşmak, cevaplar verip açıklamalar yapmak zorunda kalırız…
Usûl-i fıkıhta bir kaide vardır; “Hiçbir umumi söz (kaide-hüküm) yoktur ki içerisinden bazıları müstesna olmasın”. “Oruç tut, sıhhat bul” hadis-i şerifine bu çerçeveden baktığımızda, elbette ki bunun da istisnaları olabileceğini, oruç tuttuğunda sağlığı buzolubalicek insanların da olabileceğini düşünebiliriz. Tabii ki vardır da malumunuz… Ama herkes bunu böyle düşünüp değerlendiremeyeceğine göre, Emre Aköz’ün dediği gibi, bu sıcak mevsimlerdeki ramazanlarda, mahyalara yazılacak hadisler de dikkatli seçilmeli… Bilenin bilmeyenin aklını-kafasını zorlayacak metinler yerine, daha umumi manada hemen herkesin rahatlıkla anlayabileceği sözler yazılmalı. Örnek olarak verdiği, “Oruç bedenin zekâtıdır” hadisi de çok isabetli bir teklif…
***
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ve Onun varisleri olan bütün ulema ve hukema da bususlara dikkat etmiştir. Nitekim bundan dolayıdır ki ilim ve hikmet erbabı, “Her söylediğin hak olsun, fakat her hakkı-haikati-doğruyu söylemeye senin hakkın yoktur.” “Her dediğin doğru olmalı, ama her doğruyu her zaman her yerde söylemek doğru değildir" demişlerdir. Hele günümüzde bunlara dikkat etmek gerektiğini bilmeyenimiz yoktur herhalde... Ama yine de "kör kadı" diyenler de çıkıyor haliyle, güya doğruluktan ayrılmayacaklarını ifade ederek... O da ayrı bir problem!
Halbuki bir doğruyu söyleyip de bir sürü sıkıntılara, sorulara, ithamlara sebep olmaktansa, zaman ve mekâna uygun doğruları seçmek, sünnetin de bir iktizasıdır. Onun içindir ki atalarımız, "Islah eden yalan, ifsad eden doğrudan yeğdir" demişlerdir.
Bu hususta Hoca Nasreddin merhumla ilgili bir yazımız vardı. Linkini veriyorum, fırsatınız olursa ona da bakarsınız. http://www.halisece.com/islam-ve-sosyal-meseleler/472-insanlari-uyarmada-dogruyu-anlatmada-firsatlari-kollamak.html
Dilerseniz son sözü gene Emre Aköz’e bırakalım, onun güzel bir cümlesiyle noktalayalım yazımızı: “…helalleri ve haramları aklileştirmek, mantıklı hale getirmeye kalkışmak, bilimle gerekçelendirmek niye? “İnançları ‘neden-sonuç’ ilişkilerine bağlamaya kalkışanlar, gün gelir hüsrana uğrar. O halde makul olan, mahyalara, yakarışların yanı sıra, dinin emir ve tavsiyelerini yazmaktır; onların gerekçesini, nedenini, niçinini değil.”
ta'lîlî, taabbudî, Yahudi, mahya, "Oruç tut, sıhhat bul", "Oruç bedenin zekâtıdır", Emre Aköz, mahtık, etki,